Tag Archives: gibi

Heartworms (Kalp Kurdu)

Standard

Kalp kurdunun yaşam süreci sivirsineğin,hastalıklı köpeği ısırması ile başlar.Kalp kurdu hastalığı olan ve kanında olgunlaşmamış küçük kalp kurdu larvalarını, sivrisinek kan emme yoluyla beslenirken köpeğin kanı içindeki larvalarıda alır.

İki ve üç hafta boyunca larvalar sivrisinek içinde gelişerek aktif yani bulaşıcı olurlar.

Sivirisinek tekrar beslenmek için başka bir köpeği ısırdığında bu larvaları sağlıklı köpeğe bulaştırır.Larvalar köpeğin derisinden içeri girerek dokulara ilerler ve ilerideki birkaç ay içerisinde köpeğin kalbine ulaşır.

Köpeğin kalbi içerisinde kurtlar 30 cm uzunluğa kadar erişir ve kalp başta olmak üzere ciğer ve diğer hayati organlara zarar verir.Eğer tedavi edinilmez ise sonuç köpeğin hayatının kaybı olacaktır.

Sivrisinekler tarafından taşınan, ülkemizde pek sık görünmeyen bir hastalıktır.

Hastalığın etkeni nedir ?
Hastalığa neden olan parazit dirofilaria immitis\’dir. Parazitin larva formu kanda, ergin formu ise kalpde yaşar.

Hastalık nasıl bulaşır ? 
Etken sivrisinekler tarafından taşınır. ülkemizde pek sık görülen bir hastalık değildir. Bizim için önemi yurtdışından gelen (Amerika, Avustralya, Güney Avrupa gibi) köpekler veya kedilerle ülkemize taşınmasıdır.

Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Kalp kurdu oldukça tehlikeli bir hastalık olduğu halde hafif enfekte olmuş köpekler hiçbir zaman semptom göstermeyebilir.

Parazitin uzun yaşam döngüsünden dolayı klinik semptomlar enfeksiyonu takip eden ilk yılın içinde ender olarak ortaya çıkar. Genelde semptomların ortaya çıkması yıllar sürer.

Bu semptomlar; Kuru öksürük, patalojik uyku hali ve çabuk yorulma, ani hareket veya heyecandan kaynaklanan bayılma, kilo kaybı ve ince kas yapısı (cardiac cachexia), iştahsızlık, depresyon, zayıflık, anemi, taşikardi, sarılık (Icterus).

Nasıl önlem alabiliriz ? 
Hastalık ülkemizde çok yaygın olarak görülmemektedir. şüpheli durumdaki hastalarda bu hastalık için geliştirilen testler kullanılarak kontrol yapılabilir.

Ayrıca yurt dışından gelen köpeklerin her ihtimale karşı şu anda ülkemizde de var olan testlerle kontroldan geçirilmesi gerekir.

NEO-TM Vet

Standard
NEO-TM Vet Oral Çözelti Tozu
Veteriner Antihelmintik

BİLEŞİMİ 
Neo-TM Vet, 1g’ında181.447 mg Oksitetrasiklin baza eşdeğer, 186,10 mg Oksitetrasiklin hidroklorür, 127,038 mg Neomisin baza eşdeğer 204.90mg Neomisin sülfat içerir.

FARMAKOLOJİK BİLGİ 
Oksitetrasiklin, tetrasiklin grubuna bağlı geniş spektrumlu bir antibakteriyeldir. Oksitetrasiklin kendisine duyarlı mikroorganizmalara karşı ribozomunun 30 S Ribozomal alt ünitesine irreverziple bağlanmak suretiyle protein sentezini inhibe eder ve bakteriostatik bir etki gösterir. Oksitetrasiklin oral uygulamadan sonra sindirim sisteminden çok iyi emilir. Dolaşıma geçen kısım %20-40 oranında plazma proteinlerine bağlanır. Karaciğer, böbrek, akciğer olmak üzere tüm vücut kesimlerine dağılır. İdrar ve safra ile vücuttan atılır.
Oksitetrasiklinin bakterilere olan etkisi aşağıdaki gibidir; Gram-pozitif aeroblar (Bacillus sp, Corynebacterium sp., Erysipelothrix rhusopathiae, Listeria monocytogenes ve Streptococcus sp.), Gram negatif bakteriler (Actinobacillus sp., Bordetella sp., Francisella tularensis, Haemophilus sp., Pasteurella mulltocida, Yersinia sp., Campylobacter fetus, Borrelia sp. ve Leptospira sp.,) anaeroblar (Actinomyces sp., Fusobacterium sp.,) ve Mycoplasma sp., Chlamydia sp., Ehrlichia sp., Coxiella burnetti ve Anaplasma’lara etkisi iyi derecededir. Kazanılmış direnç nedeniyle Staphylococcus sp, Enterococcus sp, E.coli, Klebsiella sp., Proteus sp., Salmonella sp., Bacteroides sp ve Clostridium sp.’ye etkisi değişkendir.
Pr.vulgaris, Ps.auriginosa, C.jejuni, Staph.aureus, Serratia sp, M.bovis, M.hypopneumoniae, Mycobacterium sp, strep.faecalis, Bac.fragilis tetrasiklinlere dirençli kabul edilir.
Neomisin sülfat, aminoglikozid yapılı bir antibiyotiktir. Bakterilerde 30 S ribozomal alt ünitesine bağlanarak protein sentezini bozar ve bakterisidal etkinlik gösterir. Aminoglikozidler aynı zamanda polizomları dağıtarak protein sentezini ve DNA replikasyonunu da önler. Neomisin gram negatif bakterilere (E.coli, Enterobakter aerogenes, Pasteurella sp, Pr.vulgaris, Salmonella sp, Shigella sp, H.influenza, Vibrio cholerae) ve bazı gram pozitif bakterilere (Staph.aureus, Strep.faecalis) karşı etkilidir.
Klebsiella sp., E.coli, Pseudomonas sp.’lerin duyarlılığı nispeten azdır. Strep.pyogenes, viridans grubu streptokoklar dirençlidir.
Neomisin sindirim kanalından yaklaşık sınırlı oranda (%3’e kadar) emilir. Bu nedenle enteritislere yol açan patojen bakterilere karşı etkilidir. Oral yolla alındıktan sonra sindirim kanalında 12 saat süreyle antibakteriyel etkinliğini korur.Barsaklarda önemli ölçüde parçalanmadan dışkı ile atılır.

ENDİKASYONLARI 
Kanatlılarda neomisin ve oksitetrasikline duyarlı bakterilerin neden olduğu solunum yolu enfeksiyonlarında (CRD), sindirim sistemi enfeksiyonlarından mavi ibik, pullorum, tavuk kolerası, kanatlı tifosu, bakteriyel enteritisler ve enfeksiyöz sinovitis de kullanılır.
Ruminasyonu başlamamış kuzu ve buzağılarda, neomisin ve oksitetrasikline duyarlı bakterilerin neden olduğu solunum ve sindirim sistemi enfeksiyonlarında kullanılır.

KULLANIM ŞEKLİ VE DOZU
Veteriner hekim tarafından başka şekilde tavsiye edilmediği taktirde;
Kanatlılarda ilacın uygulanması hayvanların belli bir süre susuz bırakıldıktan sonra, ilaçlı su
kısa bir sürede tüketilecek şekilde yapılmalıdır. İlaçlı su günlük olarak hazırlanmalıdır. Kuzu ve buzağılarda bir miktar su ile karıştırılır ve bekletilmeden içirilir. Tedaviye 3 gün süreyle devam edilmelidir.

Hayvan Türü Pratik Doz Sağaltım Süresi
Civciv 80 mg toz / kg canlı ağırlık 3 gün
Tavuk, Hindi 165 mg toz / kg canlı ağırlık 3 gün
Kuzu 1,3 g toz / kg canlı ağırlık 3 gün
Buzağı 1 g toz / kg canlı ağırlık 3 gün

ÖZEL KLİNİK BİLGİLER VE HEDEF TÜRLER İÇİN ÖZEL UYARILAR
Yeni doğanlarda özellikle doğumdan sonraki ilk 24-48 saat boyunca sindirim sisteminin emme yeteneğinin çok iyi olması nedeniyle, yetişkinlerde son derece sınırlı ölçüde emilen bazı maddeler yeni doğanlarda zehirlenmeye yol açabilecek ölçüde emilebilmektedir.Yeni doğanlarda bu husus göz önünde bulundurulmalıdır.
Oksitetrasiklin geniş spektrumlu bir antibakteriyel olduğu için rumen faaliyeti başlamış kuzu ve buzağılarda kullanılması rumen faaliyetlerini bozucu etki gösterebilir. Bu nedenle bu hayvanlarda kullanılması önerilmemektedir.

İSTENMEYEN ETKİLER
Tavsiye edilen dozlar ve kullanım süreleri itibariyle istenmeyen yan etkisi yoktur. Uzun bir süre kullanılması veya tedavinin sıklıkla tekrarlanması halinde sindirim bozuklukları gibi yan etkiler oluşabilir. Doz limitlerine uyulmalı ve ardı ardına 5 günden daha uzun bir süre kullanılmamalıdır. 
Neomisinin de dahil olduğu aminoglikozidler’in böbrek ve işitme organları üzerine istenmeyen etkileri görülebilir. Tavsiye edilen süreden daha uzun bir süre kullanılması veya tedavi kürlerinin sıklıkla tekrarlanması hallerinde barsak mikroflorasının doğal dengesi bozulabilir; sindirim bozuklukları ve konstipasyon gibi yan etkiler oluşabilir. 
Oksitetrasiklin çok genç hayvanlarda uzun süre kullanımı kemiklerde ve dişte diskolarasyona neden olabilir. Yüksek dozlarda uzun süreli kullanıldığında, önceden hepatik yetmezliği bulunanlarda ve gebe hayvanlarda yağlı hepatit dejenerasyona neden olabilir.

İLAÇ ETKİLEŞİMLERİ
Mineral yem katkılarıyla bir arada kullanılmamalıdır. İki, üç değerli mineraller tetrasiklinlerin sindirim kanalından emilimini azaltırlar. Bu nedenle buzağı ve kuzulara süt ile birlikte verilmemelidir. Süt emmeden en az 2-3 saat önce veya sonra ilaç uygulanmalıdır.
Neomisinin ait olduğu aminoglikozidler yan etkileri nedeniyle diğer aminoglikozidlerle, nörotoksik, nefrotoksik, ototoksik tedavilerle eş zamanlı uygulanmamalıdır. Yine böbreklere zararlı etkileri olan sulfonamidler gibi ilaçlar ile nöromuskuler blokaj yapıcı diğer ilaçlar ve anesteziklerle birlikte kullanılmamalıdır. Furosemid, amfoterisin B, polimiksin B, vankomisin, sefolotrin ile birlikte kullanılmaları konsantrasyonlarda divalan mineral ihtiva eden ortamlarda neomisinin antibakteriyel etkisi azalır. 
Oksitetrasiklin, ampisilin sodyum, amikasin sülfat, penisilin, karbenisilin sodyum, kloramfenikol sodyum süksinat, kloksasilin sodyum, meperidin HCl, metisilin sodyum, novabiosin sodyum, oksasilin sodyum, sefalosporinler, sulfadiazin, sodyum barbitüratlar, fenitoin, sodyum proklorperazin, pentobarbital sodyum, prometazin, kalsiyum bileşikleri, hidrokortizon sodyum süksinat, metilprednisolon sodyum süksinat, B grubu vitaminler ile geçimsizlik gösterir.

DOZ AŞIMINDA BELİRTİLER
Önerilen dozlarda hedef türlerde kullanımı güvenlidir. Yüksek dozlarda ototoksisite, nefratoksisite, şiddetli ishal, iştahsızlık ve kusmaya neden olabilir.

GIDALARDA İLAÇ KALINTI UYARILARI İLAÇ KALINTI ARINMA SÜRESİ (İ.K.A.S.): 
İlaç Kalıntı Arınma Süresi (i.k.a.s); tedavi süresince ve ilaç uygulamasından sonra buzğı ve kuzular 10 gün, kanatlılar 14 gün geçmeden kesime sevk edilmemelidir. Tedavi süresince ve son ilaç uygulamasından sonra 14 gün boyunca elde edilen yumurtalar insan tüketimine sunulmamalıdır.

KONTRENDİKASYONLARI
Karaciğer ve böbrek yetmezliği olan hayvanlarda kullanılmamalıdır.
Atlarda mikrobiyal floranın bozulmasına neden olabilir. 
Tavşan, kobay ve hemsterlerde de gastrointestinal floranın bozulmasına yol açabileceği için kullanılması önerilmez.
Rumeni gelişmiş hayvanlarda sakıncalı olabileceği için gelişkin ruminantlarda kullanılması önerilmez. 
Ototoksik olduğu bilinen ilaçlarla birlikte kullanılmamalıdır.
Neomisin ve oksitetrasikline hassasiyeti olan hayvanlarda kullanılmamalıdır.

GENEL UYARILAR 
Kullanmadan önce ve beklenmeyen bir etki görüldüğünde veteriner hekime danışınız. Çocukların ulaşamayacağı yerde ve gıdalardan uzakta bulundurunuz.

MUAFAZA ŞARTLARI VE RAF ÖMRÜ 
Raf ömrü üretim tarihinden itibaren 2 yıldır. Serin ve direk ğüneş ışığından koruyarak, oda sıcaklığında (15-25 ºC’de) saklayınız.

TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ 
Karton kutu içerisinde 20, 50, 100 ve 250 gramlık beyaz plastik şişede.

SATIŞ YERİ VE ŞARTLARI 
Veteriner hekim reçetesi ile eczane ve veteriner hekm muayenehanelerinde satılır (VHR).

BUZAĞI İSHALLERİ AŞISI

Standard

Kompozisyonu � 100 ml :
Rotavirus bovin inaktiv � min 2.672 CFU
Coronavirus bovin inaktiv� min 21.376 HA
Escherichia coli inaktiv � min 34,2 x 10 9
Algeldratum � 49.5 ml Saponinum gypsophilae � 10 mg
Thiomersalum � 10 mg Formaldehydum solutum � % 0.3

Aşı, saponin ve koruyucu maddelerle alüminyum hidroksit jel üzerinde adsorbe edilen kimyasal olarak inaktiv bovine rotavirüs, bovine coronavirüs ve E.coli�nin inaktiv enteropatojenik suşlarının 3 serotipini ihtiva eder
( serotipler O8 : K35, K99; O9 : K30, K99; O101 : K35, K99 )

Endikasyon: Buzağıları, gastroenteritise neden olan viral ve bakteriyel etkenlerden korumak için gebe ineklerde kullanılır.

Uygulama ve doz: Bütün vakalarda aşı, 5 ml deri altı (SC) uygulanır.

Bağışıklık: Aşılanmış ineklerde kan ve kolostrumda en yüksek antikor düzeyi aşılandıktan sonra 28-56 gün arasında görülür. Buzağılar, doğumdan sonra 6 gün içinde, sadece kolostral ve laktojenik olarak korunurlar. Gebe inekler ve düveler, 21 gün aralıkla, doğumdan önce 5-6 ve 2-3. haftalarda iki defa aşılanmalıdır. Yetiştirilen ineklere beklenen doğumlarına göre, doğumdan önce aşı tekrarı (rapel) yapılmalıdır.

Kullanmadan önce şişeyi çalkalayınız.
Çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurunuz.
Veteriner hekim reçetesiyle satılır.

Kontrendikasyon: Ateşli hastalığı olan hayvanlarda kontrendikedir.
Yasal arınma süresi: (Sıfır) �0� gündür.
Muhafaza şartları: Kuru ve karanlık bir yerde +2 / +8 ºC arasında saklanmalıdır.
Muhafaza esnasında aşı dondurulmamalıdır.
Şişe açıldıktan sonra 7 gün içerisinde kullanılmalıdır.
Şişe içeriğinin normal rengi pembedir. Rengin pembeden sarıya dönüşmesi etki kaybının göstergesidir. Tam sarı renk etkinliğin kaybolduğunu gösterir.
Raf ömrü: 2 yıl
Ambalaj şekli: 5 ml, 20 ml, 50ml ve 100 ml�lik cam şişelerde.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İthal İzin Tarih ve No: 28.06.2001 � 019221
İmal Yeri: Bioveta, a. s., Çek Cumhuriyeti
İthalatçı Firma: İNTERMED ECZA DEPOSU İthalat İhracat Ticaret ve Taahhüt Ltd. Şti.
Sağlık Sokak 32/4 Yenişehir/ANKARA Tel: (0312) 435 95 60

BAKTERIYEL HASTALIKLAR

Standard

İÇİNDEKİLER

Tüberküloz

Antraks

Bruselloz

Paratüberküloz

Pseudotüberküloz

Yanıkara

Tetanoz

Tularemi

Leptospiroz

Aktinomikoz

Salmonelloz

Kuduz

Sığır vebası

Şap

BSE

GİRİŞKasaplık hayvanlarda görülen hastalıklar başlıca iki grupta toplanabilir.

  • Kasaplık hayvanlarda görülen hastalıkların bir kısmı yalnız hayvandan hayvana bulaşmaktadır. Bunların insan sağlığı ile doğrudan bir ilgisi yoktur. Bu hastalıklarda ekonomik kayıplar söz konusudur.
  • Eti yenen hayvanlarda görülen hastalıkların önemli bir bölümü de hayvandan ve hayvan ürünlerinden insanlara bulaştığı için toplum sağlığı bakımından özel bir önem taşır. Bu hastalıklar ZOONOZ‘lar adı altında toplanmaktadır.

Zoonoz terimi önceleri sadece hayvanlardan insanlara geçen hastalıları belirlemede kullanılırken, 1959 yılında FAO/WHO ortak uzmanlar grubunca “ Doğal olarak omurgalı hayvanlardan insanlara , insanlardan hayvanlara geçen ve her yerde görülebilen  hastalılar veya enfeksiyonlar” olarak tanımlanmıştır.  Bazı araştırmacılar 1967 yılında FAO/WHO’ya zoonoz tanımına enfekte edici niteliği olmayan  mikrobiyal toksinler ve kimyasal zehirler  gibi ajanları da halk sağlığı yönünden önemli olduğunu  ve bunların da kapsama alınması gerektiğini önermişlerdir.  Ancak zoonoz terimi yaygın olarak benimsenmiş olduğundan bu öneri kabul görmemiştir. İnsanlarda gıda kaynaklı enfeksiyonlara ve intoksikasyonlara neden olan patojen mikroorganizmalar için asıl kaynak hayvansal gıdalardır. Hayvanlardan insanlara ve diğer hayvanlara, insanlardan hayvanlara geçebilen bulaşıcı hastalıkların (zoonoz) en önemlileri de Bruselloz, Tüberküloz (Verem), Antraks(şarbon) ve Kuduz’dur. Bu mikroorganizmaları taşıyan veya hasta olan hayvanların bir yerden bir başka yere götürülmeleri ve kesimleri sonucu çiğ etlerde, aynı hastalıklara yakalanmış süt hayvanlarının sağılmalarını takiben çiğ sütlerde olabildiği gibi etlerin parçalanması, çiğ et ve çiğ sütlerin işlenmesi, paketlenmesi, muhafazası ve bir yerden bir başka yere nakilleri aşamalarında yapılması gereken kontrollerin yapılamaması nedenleriyle son ürüne geçerek tüketici sağlığını tehdit ederler.

ŞAP

Standard

Ağız mukozası, tırnaklar ve memede veziküllerin oluşmasıyla karakterize akut,  ateşli ve bulaşıcı viral  bir hastalıktır.

Etken

Etken filtreden geçen epiteliotrop bir virustur. virüsün antijenik yapıları birbirinden farklı olan 7 tipi mevcuttur. Bunlar A,C,O, Asya, Sat 1, Sat 2 ve Sat 3 olarak isimlendirilir. Etken oda sıcaklığında 6 ay canlı kalabilmektedir.  Şap virüsünün çevresel koşullara gösterdiği direnç farklı olup, virüsün 85°C’de bir dakika, 80°C’de 3 dakika ,  70-73°C’de 30 dakika içinde inaktive olur. Olgunlaşmış (pH değeri düşmüş) ette 48 saatte ölürler.

İnsana bulaşması ve klinik bulgular

Şap zoonoz (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalıklar arasında yer almakla birlikte, insanlar hastalığa karşı fazla duyarlı değildir. Duyarlılık az olduğu için hastalık da oldukça seyrek görülür. İnsanlar, hasta hayvanların deri ya da ağız mukozası ile temas ve yeterince kaynatılmamış enfekte sütleri içerek, çiğ sütten üretilmiş ve olgunlaştırılmamış peynirleri ve yine yeterince pişirilmemiş, pH’sı düşmemiş etleri tüketerek enfekte olabilirler. Hastalık insandan insana geçmemektedir. Kuluçka süresi 2-6 gün olup; ateş, yorgunluk, halsizlik, kollarda ve bacaklarda ağrılar dikkati çeker. ağız mukozası kızarıktır. Ağızda, dudakta ve gırtlak ve dudaklarda vesikül benzeri ağrılı kesecikler oluşur. İlerlemiş olgularda vesikül benzeri ağrılı kesecikler oluşur.İlerlemiş olgularda bu oluşumlara, daha çok hayvan sahiplerinde, hayvanlara dokunanların ellerinde ve ayaklarında, genellikle de parmak uçlarında rastlanır. İnsanlarda prognoz iyidir. 5-10 gün içerisinde iyileşme görülür.

Kesim öncesi muayene bulguları

İlk görülen semptom ateştir. Ağızda üst çenenin dişsiz kısımlarında,  dilde,  yanakların mukozasında,  corium conarium’da değişik büyüklükte veziküller görülür. Bu veziküller zamanla  açılır yerlerinde erozyonlar oluşur.

Et muayenesi bulguları

Ağız, tırnak ve memede lezyonların yanı sıra rumende de veziküller görülür.

Etler hakkında karar

Şap hastalığı eğer bir hastalık ile komplike olmuşsa , kaşektik durum varsa ve kas bozuklukları ile karışıksa gövde tamamen imha edilir. Ancak başka bir hastalık yoksa ve besili durum mevcutsa yalnız hastalıklı kısımlar ve tırnaklar imha edilir. Gövdenin kalan kısmı ise 48 saat +4°C de bekletildikten sonra, et kemikten ayrılır,kemikler imha edilerek kalan etin tüketimine izin verilir. Bu hayvanların derileri mutlaka iyi bir şekilde dezenfekte edilir. Derilerin şap virüsü taşımadığı tespit edildikten sonra işlenmesine ve taşınmasına izin verilir.

HSZY (Şap Hastalığı) Madde 108 – Şap hastalığı çıktığında hayvan sağlık zabıtası komisyonu toplanır; “Yönetmeliğin Birinci Kısmının Dördüncü Bölümündeki” hastalık çıkışında  alınacak genel tedbirleri ve hastalığın durumuna göre aşağıdaki özel tedbirleri kararlaştırır.

a)     Şap hastalığı çıkan yer ile su ve meraları müşterek olan köyler karantina altına alınır. Geçit noktalarına hastalığın adı yazılı levhalar asılır.  Hastalık aynı zamanda birkaç köyde veya mahalde çıkmış ise hepsini içine alan genel bir kordon konur.

b)     Şap hastalığının tipini tespit için usulüne göre alınan hastalıklı numune derhal Şap Enstitüsüne gönderilir. Şap Enstitüsü hastalığın tipini belirler  ve gerekli aşıyı il veya ilçe müdürlüğüne gönderir. Hastalık mikrobunun durumu dikkate alınarak,  hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlar dışındakiler aşılanır.

c)     Şap hastalığı çıkan yerdeki hayvan park,  pazar ve panayırı kordon sahası içinde ise çift tırnaklı hayvanlara kapatılır. Hastalık yayılma özelliği gösteriyorsa il hayvan sağlık zabıtası komisyonu kararıyla ildeki bütün hayvan pazar ve panayırları çift tırnaklı hayvanlara kapatıldığı gibi çift tırnaklı hayvanlarla yapılan sevkıyat ve nakliyat yasaklanır.

d)     Hastalık bir köyde, mahalde veya ahırda çıktığında,  buraların dışında  bulunan yerlerdeki hayvanlara bulaşması mümkün değilse buralarda sınırlı karantina konur. Hastaların,  hastalıktan ve bulaşmadan şüphelilerin hastalık tamamen sönünceye kadar dışarıyla teması önlenir.

e)     Karantina altına alınan yerden çift tırnaklı hayvanlar ile ot saman gibi hayvan yemlerinin ve hayvan maddelerinden tırnak,  boynuz ve derinin çıkarılması yasaktır. Sütün kaynatıldıktan sonra çıkarılmasına izin verilir.

f)      Karantinaya alınan yerlerden transit olarak geçirilecek hayvanlar kapalı vasıtalarla nakledilirler. Hayvanlar karantina bölgesini geçinceye kadar su ve  yem vermek için vasıtalardan indirilmez. İndirilenler derhal 15 gün karantinaya alınır.

g)     Hastalar,  hastalıktan ve bulaşmadan şüpheliler sahibinin isteği halinde  kapalı vasıta ile kesilmek için en yakın mezbahaya gönderilir. Et ve derileri hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanır.

h)     Karantina bölgesindeki hastalıksız hayvanların kesilmek için kapalı vasıtalarla mezbahaya sevkine müsaade edilir. Ancak deri,  boynuz ve tırnakları  dezenfekte edildikten sonra serbest bırakılır. Hükümet veteriner hekimi gerekli kontrolları yapmakla yükümlüdür.

i)      Şap hastalığının bulunduğu yerdeki tek tırnaklı hayvanların karantina bölgesi dışına çıkarılmasına tırnakları dezenfekte edildikten sonra müsaade edilir.

j)      Şap hastalığını takiple görevlendirilen hükümet veteriner hekimi hastalık tamamen sönünceye kadar hastalıklı bölgeyi devamlı kontrol eder. Hayvan sahiplerine hastalık hakkında bilgi verir. Hastaların tedavisi için mümkünse ilaç yardımı yapar; ilacı nasıl kullanacaklarını öğretir.

k)     Şap hastalığı sebebi ile konulan karantina son hastanın iyileşmesinden veya ölümünden 15 gün sonra hükümet veteriner hekiminin kontrolunda yapılan dezenfeksiyonla kaldırılır.

l)      (Değişik: 5/6/1995 – 95/6966 K.) Bakanlıkça her yıl tespit ve ilan edilen mücadele bölgelerinde hastalığın varlığı ve tipi tespit edilen hayvanlar tazminatlı olarak öldürülür veya kestirilir. Hastalıktan ölen veya öldürülen hayvanlar iki metre derinliğindeki çukurlara üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülür. Mümkün olmadığı hallerde tamamen yakılarak imha edilir.

m)   (Ek: 5/6/1995 – 95/6966 K.) Şap hastalığı ile mücadele için alınacak diğer karar ve tedbirler ile Bakanlıkça her yıl tespit ve ilan edilen mücadele bölgelerindeki uygulama esasları Bakanlıkça belirlenir.

 

AKTİNOBASİLLOZİS

Standard

Aktinobasilloz dil,  regional lenf yumruları,  bağ doku ve deri gibi yumuşak dokularda yerleşir. Sığır ve domuzlarda memede görülen bu hastalığın oluşumuna Staphylococcus aureus da katkıda bulunur.

Etken Actinobacillus lignieresii‘dir.

Kesim öncesi muayene bulguları

Kronik seyirli hastalığa, sığır ve koyunlarda rastlanır. Bulaşma, mikropla bulaşmış olan yem, ot, su vs. alınması sonu sindirim yolu ile meydana gelir. Ağız boşluğu mukozası, dil, dudak, diş etlerinde meydana gelen her türlü sert cisim ve infeksiyon yaraları mikrobun kolayca vücuda girmesine neden olur. Hasta hayvanlarda bir veya iki dudakta kalınlaşma görülür. Bu kalınlaşma yanaklar üzerinden mandibulaya doğru uzanabilir, daha sonra birçok küçük apsecikler oluşur. Bu apseciklerin içeriği koyu yeşilimtrak renkte olup deriden dışarı sızan kabuklar oluşturur. Baş ve boyundaki yumuşak dokuların özellikle dil, dudak, faringeal ve maksiller lenf yumrularının şişmesi, apseleşmesi ve granülasyon dokusunun oluşması ile karakterizedir. Hayvanlarda salivasyon, yutma ve çiğneme güçlüğü vardır.

Et muayenesi bulguları

Baş ve boyun deri altı yumuşak dokularında, lenf yumrularında ve dilde içinde koyu kıvamda sarımsı irin bulunan odaklara rastlanır.  İnfeksiyon genellikle kemiklere lokalize olmaz. Metastaz durumunda diğer iç organlarda da lezyolara rastlanır. Koyunlarda  hastalık genellikle baş ve boyun  deri altı dokularında  ve çok nadir  olarak da dilde lokalize olur.

Etler hakkında karar

Aktinomikoz’da olduğu gibi karar verilir.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Bakteriyolojik muayene için aseptik koşullarda alınan apse içeriği steril şişelere konularak laboratuvara gönderilir.

 

LEPTOSPİROSİS

Standard

Leptospirosis sığır, koyun, keçi, domuz, at, köpek ve insanlarda görülen zoonoz bir hastalıktır. Hastalık, akut, subakut ve kronik seyirli olabilir. Bulaşma çiftleşme ile, inhalasyon ile, mikroplu materyalle direk temas ile, bulaşık su, yem, süt vs.’ nin sindirim yolu ile alınması sonucu meydana gelir. Bulaşma kongenital olabildiği gibi kan emici artropotlar ve rezervuar hayvanlar aracılığı ile de olabilmektedir. Başlıca klinik belirtileri ateş,  septisemi,  sarılık,  hemolitik anemi ve aborttur.

Hastalık yüksek ateşle başlar. Bu dönemde leptospiralar kanda bulunur. Sonraki dönemde böbreklere ve karaciğere yerleşir. Buna bağlı olarak sarılık, hemoglobinüri görülür. Ayrıca anemi, abortus ve mastitiste oluşabilir. Bazı hayvanlarda leptospiral meningitis ve nekrotik dermatitis oluşur. Kulaklar ve inguinal bölge  derisi kabuklanır ve kuru bir görünüm alır.

Etken

Sığırlarda genellikle leptospira pomona‘dır. Suda,  rutubetli zeminde ve hayvanların iç organların iç organlarında uzun süre canlı kalabilir. Kuraklığa karşı dayanıksızdır. Etkenler rutubetli yerlerde 180 gün kadar yaşayabildiği halde kurutulmuş toprakta 30 dakikada ölürler. Yüzlek sularda uzun süre yaşayabilirler. 50°C’de 10 dakikada 60°C’de ise 10 saniyede ölürler.

Et muayenesi bulguları

Kesimden sonra yapılan muayenede tipik olan vakalarda özellikle yutak,  boyun ve göğüs bölgelerinde,  deri altında,  ayrıca mezenterium ve perineal bağ dokusunda ve epikard altında kırmızımtırak,  seröz ve jelatin benzeri sıvı toplanması görülür. Karaciğer çok defa büyümüştür,  koyu sarı bir renktedir. Safra kesesi koyu ve yapışkan bir safrayla doludur. Böbrekler koyu esmer ve bazen de siyah bir renk göstermekle beraber aynı zamanda birçok hemorajiler vardır. Böbreklerde değişiklik özellikle kortikal bölgede olup  burada nekrotik odaklar görülür. İdrar kesesi hemoglobinli (kırmızı) bir idrar taşır. Sindirim sisteminde akut kataral gastroenteritis lezyonları ve bazı vakalarda hemorajik enterit bulunur. Perakut şekillerde özellikle perikard’ta,  dalakta büyümüş olan lenfatik bezlerde kanamalar görülmesi karakteristiktir. Myokard’da parankimatöz dejenerasyon vardır. Dalak çok defa büyümemiştir. Deri altında ikterus dikkat çeker.

Anemi, sarılık, subseröz ve submukoz hemorajiler, böbreklerde büyüme, kapsulası altında nekrotik odaklar, iç organlarda (karaciğer, böbrek, kalp, akciğer, bağırsak) kanamalar dikkati çeker. İdrar kesesinde kırmızı renkli bir idrar vardır.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Şüpheli hayvanlardan kan serumu gönderilir. Kan serumu hemolizsiz olmalıdır. Ayrıca kan serumuna mümkünse 1/10000 oranında koruyucu olarak mertiolat katılması uygundur. Kan serumu hasta hayvanlardan olmak üzere hastalığın başlangıcından en az 2 hafta sonra ve antibiyotik kullanılmadan evvel alınmalıdır. Ateşli devrede (Leptospiraemia döneminde, genellikle 7-10 gün ) aseptik koşullarda alınan defibrine kan, leptospiruria döneminde (hastalığın 2.haftasındaki periyot) aseptik koşullarda ve sonda ile alınan idrar gönderilebilir. Ölen hayvanlardan ise idrar kesesinden steril şırınga ile çekilen idrar, böbrek, karaciğer, serebrospinal sıvı, beyin, atık fetus ve süt marazi madde olarak gönderilebilir. Organ örnekleri laboratuvara en fazla 6 saat içinde ulaştırılmalı, histopatolojik muayeneler için %10 formollu tuzlu su içinde gönderilmelidir.

Etler hakkında karar

Kesimden sonra yapılan muayenelerde  leptospirosis teşhis edildiği zaman etler hakkında karar aşağıdaki şekillerde karar verilir:

a.Gövde ve organlarda şiddetli ikterle beraber patolojik bozukluklar varsa etler imha edilmelidir.

b.Eğer patolojik bozukluklar çok hafifse,  etler ancak sterilize edildikten sonra verilmesi uygundur.

PARATUBERKÜLOZ

Standard

Sığır koyun ve keçilerde bulaşıcı kronik ishal ve bağırsak cidarının kalınlaşmasına neden olur. İshal ve zayıflama ile karakterizedir.

Etken

Etken Mycobacterium paratuberculosis (m.johnei)’dir. İnsan için patojen değildir. Hareketsiz, sporsuz, kapsülsüz, çomak şeklinde, aerobik ve gram pozitiftir. Kuvvetli asidorezistanstır. Nemli,  güneşsiz ve asidik ortamlarda bir yıldan fazla canlı kalabilir.

Kesim öncesi muayene bulguları

Sığırlarda hastalık 2-6 yaş arasında görülmekle beraber, 12-18 aylıklarda da gözlenir.  İlk safhada halsizlik,  yorgunluk ve intermandibular bölgede ödemler vardır. İshal başlayınca ödem kaybolur. Hastalığın en önemli bulgusu ishaldir. Dışkı sulu, köpüklü ve pis kokuludur. Vücut ısısı normaldir. Hastalığın son dönemlerinde hayvanlar yere yatar kalkmak istemez. Koyunlarda hastalık sığırlara nazaran daha akut bir şekilde seyreder. Çoğunlukla şiddetli bağırsak parazit enfeksiyonları ile birlikte bulunur.

Et muayenesi bulguları

Çok ağır bir enfeksiyon olmadığı durumlarda ince bağırsakların son kısımları ile kalın bağırsaklarda ve bunlara ait lenf yumrularında görülür. Bozukluk çoğunlukla ileum’da görülür.  Dış bakıda ileum kalınlaşması hemen dikkat çeker. Bağırsak açıldığı zaman mukozanın 3-5 kat kalınlaştığı ve çok sayıda uzunluğuna / genişliğine beyin kıvrıntılarına benzer kıvrımların oluştuğu görülür. Kıvrımların üzerinde küçük hemorajiler ve siyah esmer pigment birikmesi vardır. Mesenterium lenf yumruları büyümüştür. Ancak tüberkülozda olduğu gibi kazeifikasyon bulunmaz.

Hastalık koyunlarda daha akut formda ve diğer bağırsak parazit infestasyonları ile birlikte seyreder. Bağırsak mukozasında kıvrımlar görülmesine karşın, ileum kalınlaşmış  olup mezenterial lenf yumrularında peynirleşme ve kireçlenme vardır.

Etler hakkında karar

Kaşeksi,  hidremi veya bir başka patolojik bozuklukta gövdeler yenmeye elverişli değildir. Zayıf gövdeler serbest bırakılabilir. Ancak göğüs ve karın seröz membranları ıslak ve üzerinde seröz bir infiltrasyon varsa bu soğuk depoda 12 saat bekletilir. Bu süre sonunda gövde kurur. Görünüşü iyileşir. Hayvanda kaşeksi varsa ve bekleme süresi sonunda gövde ıslak ve ödemli ise imha edilmesi gerekir.

BRUSELLOZ (BRUCELLA)

Standard

Sığır, koyun, keçi ve domuzlarda özellikle testis, meme ,uterus gibi genital organlara yerleşerek yavru atmalara ve infertiliteye neden olan kronik,infeksiyöz, nekrotik ve yangısal enfeksiyonlara yol açan önemli bir zoonozdur. Bütün dünyada yaygın süt ineklerinde prevalansı yüksektir. Evcil hayvanlarda Bulaşıcı yavru atma hastalığı olarak bilinen hastalık, insanlarda Dalgalı hummaBang hastalığı,Malta humması ve Akdeniz humması olarak da bilinmektedir

Etken

Brucella cinsi içinde B.melitensis, abortus, suis, ovis canis olmak üzere değişik türleri vardır. Gram negatif, sporsuz, 0.5 x 1 mikron boyutlarındadır.  Bütün brucella tipleri pastörizasyon ısısında 10-15 dakikada ölürler. Altı türü bulunan Brucella grubu mikroorganizmalardan Brucella melitensisBrucella abortus ve Brucella suis halk sağlığı yönünden büyük önem taşır. B. melitensis başlıca koyun ve keçileri etkilemekle birlikte sığır ve köpekleri de enfekte edebilir. Kırsal kesimde insanların bu hayvanlarla yakın teması ve koyun-keçi sütünün geleneksel tüketim şekli nedeniyle koyun-keçi brusellozisi (B.melitensis) ülkemizde insan sağlığına olumsuz etkisi bakımından daha büyük öneme sahiptir. B. melitensis’in 3 biyotipi bulunur. B. abortus, sığırlarda enfeksiyon oluşturur, fakat manda, deve, geyik, at, koyun, köpek, domuz ve insanlara da bulaşır. İnsanlar için patojenitesi bakımından B. suis’ten sonra gelir. B. abortus’un 7 biyotipi vardır.

B. suis, başlıca domuzlarda enfeksiyon oluşturur, ancak ren geyikleri, sığır, manda ve diğer bazı yabani hayvanlarda enfeksiyon oluşturduğu tespit edilmiştir. B. melitensis’ten sonra insan için en patojenik türdür. B. suis’in 5 biyotipi vardır.

Brucella grubu mikroorganizmalar genellikle konakçı hayvan dışında çoğalmazlar. Fakat ortamın ısı, nem ve asitlik değerlerine bağlı olarak değişik sürelerde canlılıklarını sürdürürler. Brucella mikroorganizmaları direkt güneş ışığı, dezenfektanlar, pastörizasyon ve kuru şartlara duyarlıdır. Güneş ışığında 1-12 saatte, 60 0C’de 10 dakikada, 1000C’de hemen ölürler. Çeşme suyunda 4-80C’de birkaç ay, 00C’de 2.5 yıl, dondurulmuş dokularda birkaç yıl, nemli toprakta 60 gün ve 200C’de % 40 nemli ortamda 144 gün canlı kalabilirler. İdrarda 30 gün, atık fötuslarda en az 75 gün ve uterus akıntılarında 200 günden fazla canlı kalabilir. Enfekte dışkı materyali ile bulaşık altlıkta 56-610C’lerde 4.5 saatte tahrip olur. Çiğ sütten yapılan tuzsuz krema yağında buzdolabında 142 gün, %10 tuz içeren salamura peynirde 45 gün, %17 tuz içerende ise 1 ay canlı kalır. Etin normal dinlendirilmesi süresince oluşan pH değişikliği (asitlik) ette bulunabilecek Brucella mikroorganizmalarını öldürmeye yeterlidir.

Kesim öncesi muayene bulguları

Retikulo-histositer bir hastalıktır. Belli organ ile dokularda yerleşir. Hastalık kendini yavru atma ile gösterir. Erkeklerde testis yangısı görülür.

Et muayenesi bulguları

Et ve iç organlarda belirtileri karakteristik değildir. Hastalık kendini yavru atma ile belli eder. Yavru keselerinde sarı, peltemsi infiltrasyon vardır. Gebe ineklerde uterus mukozası ve chorion arasında kirli boz renkte irin kitlesi ile birlikte müköz veya koyu sulu kıvamda bir eksudat bulunur.  Erkeklerde genital organlarda kanamalar ve nekrotik odaklar görülebilir. Testis ve epididimis dokusunda fındık büyüklüğünde nekrotik ve irinli odaklar bulunabilir.

Bruselloz’lu etler hakkında karar

Bruselloza tutulan veya bu hastalıktan yahut da bulaşmadan şüpheli bulunan sığırların etleri hakkında aşağıdaki şekilde karar verilir.

a)-Özellikle  ateş görülen devirlerde hastalığın etkeni kanda bulunduğundan, bu vakalarda hayvanlar öldürülerek imha edilir. Çünkü brusellanın kesme ve yüzme esnasında insanlara geçmesi olasıdır. Ateş göstermediği halde yalnız serolojik muayene ile hastalık olduğu anlaşılan hayvanlar kesildikten sonra etleri şarta tabi tutulur. Kavurma yapılarak tüketimine izin verilir. Ancak iç organlar ile meme ve cinsel organlar tamamen imha edilir.

b)-Bruselloz teşhis edilen koyun ve keçi etlerinde, eğer enfeksiyon akut devrede ise ve hayvanlarda ateş varsa hayvanlar kesilmeden öldürülüp imha edilir. Bunun dışındaki ateş göstermeyen hayvanların etleri, şarta tabi tutulur, kavurma yapılarak tüketimine izin verilir. Ancak uterus , meme, testis, dalak, böbrek, karaciğer gibi bütün iç organlar imha edilir. Bu hayvanların derileri mutlaka iyi bir şekilde dezenfekte edilir.

HSZY.( Sığır Brusellozu) Madde 114 – İneklerde yavru atma şeklinde hastalık görüldüğünde ilgililerce mülki makamlara veya Bakanlık il ve ilçe müdürlüğüne bildirilir. Hükümet veteriner hekimi hastalık çıkan yerde gerekli muayeneyi yapar ve laboratuar raporuna  istinaden hastalık çıkış raporunu düzenler. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu  hastalık çıkış kararı alır ve ilan eder.

a)        Yavru atan inekler ayrı bir yerde muhafaza altına alınır ve laboratuara talimatnamesine göre marazi madde gönderilir.

b)       Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlarla bir arada bulunan diğer bütün sığırlar bulaşmadan şüpheli olarak talimatnamesine göre hükümet veteriner hekimince muayene edilir.

c)        laboratuar muayenesi neticesinde bruselloz hastalığına yakalandıkları anlaşılan hayvanlar ile bunların ait oldukları sürülerdeki,  köy,  ahır yahut meradaki bütün hayvanlar hastalıktan şüpheli olarak müşahadeye alınır. Altı ayda  bir kan serumu veya sütlerinin serolojik muayenesi yapılır. Bir yıl içinde hiç  bir yavru atma olayı görülmez ve son iki altı aylık kan serumları menfi bulunur ise bu hayvanlar hastalıksız sayılır.

d)       laboratuar muayenesi sonucunda bruselloz hastalığına yakalandığı anlaşılan damızlık boğalar dışındaki sığırlar tazminatlı olarak kestirilir. Et ve sakatatı hakkında Yönetmelik ve Etlerin Teftiş Talimatına göre işlem yapılır.

e)        Damızlık olarak kullanılan boğaların altı ay ara ile üç defa kan serumlarının muayene ettirilmesi zorunludur. laboratuar muayenesi sonucu hastalık tespit edilen boğalar damızlıkta kullanılmaz; kastre edilir.

f)        Hastalık çıkan sürülerde bir yaşından aşağı sığırlar ayrılıp ayrı bir sürü meydana getirilir. Mümkün olmadığı hallerde hastalıksız hayvanlarla bir arada bulundurulur.

g)       Hastalıklı ve bulaşmadan şüpheli inekler ayrı yerlerde muhafaza edilir ve bu sürülerin sağımı,  sağlam hayvanlardan ayrı olarak ayrı kişiler ve vasıtalarla yapılır. Sütlerin birbirine karıştırılması yasaktır. laboratuar muayenesinde sütlerinde mikrop bulunan ineklerin sütleri imha edilir. Mikrop bulunmayan sütlerin kaynatılarak veya pastörize edilerek yahut yoğurt olarak tüketimine izin  verilir. Hastalıklı ineklerin sağımı sırasında sütlerinin yerlere ve çevreye dökülmesine müsaade edilmez. Buzağı ve danaların hastalıklı ineklerin sütünü emmesi önlenir.

h)       Hastalık çıkan sürülerdeki ineklerin doğumları bu iş için ayrılan yerde  yaptırılır. Doğumdan sonra vajen akıntıları bitinceye kadar aynı yerde bırakılır. Sonra arka kısımlar ve ayakları dezenfekte edilerek doğum yaptığı yerden çıkarılır ve geldiği sürüye katılır.

i)         Bruselloz hastalığına yakalanmış hayvanlardan çok zayıf olanlarının etleri kesildikten sonra imha edilir. Diğer etler hakkında Yönetmeliğe ve Etlerin Teftiş Talimatına göre işlem yapılır.

j)         Bruselloz hastalığı mücadelesinde bu Yönetmelikte yer almayan konularda  Brusellosis Mücadele Talimatnamesine göre işlem yapılır.

k)       Brusellozda karantina hastalık çıkan ahır veya yerle sınırlıdır. Bruselloz tespit edilen yerde bir yıl içinde hiçbir yavru atma olayı görülmez ve son  iki altı aylık kan muayeneleri menfi bulunur ise,  bu yerdeki hayvanlar hastalıksız sayılır. Dezenfeksiyondan sonra karantina tedbirleri kaldırılır.

l)         Bruselloz hastalığı ile ilgili aşılama programı ve kullanılacak aşı Bakanlıkça belirlenir. Bruselloz aşısı tatbik olunan hayvanlar verilen talimata göre işaretlenir.

m)      Ticari amaçla süt inekçiliği yapan işletmelerin bruselloz hastalığı bakımından muayene ve kontrolleri Bakanlıkça verilen talimata göre yapılır.

Koyun ve Keçi Brusellozu Hastalığı

HSZY. Madde 115 – Koyun ve keçilerde laboratuar raporuna istinaden bruselloz hastalığı tespit edildiğinde veteriner hekim hastalık çıkış raporu düzenler. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu hastalık çıkış kararı alır ve ilan eder.

a)        Yavru atan hayvanlar sağlamlardan ayrılır. Hastalık çıkan sürünün sütlerinin kaynatıldıktan sonra tüketimine izin verilir.

b)       Hastalığın sağlamlara bulaşmasını önlemek için atık yavru zarları yakılıp imha edilir. Ahır ve ağıllarda dezenfeksiyon yapılır.

c)        Hastalık bulaşma ihtimali olan hastalıksız koyun ve keçilere,  prospektüsünde yazılı şartlara dikkat edilerek,  aşı yapılır. Aşı yapılan hayvanlar işaretlenir.

d)       Karantinaya alınan hastalıklı bölgeye çift tırnaklı hayvanların girmesi  yasaklanır.

e)        Koyun ve keçilerde bruselloz hastalığı ile mücadele etmek için Bakanlıkça hazırlanacak program ve projelere göre koyun,  keçi,  kuzu ve oğlaklara aşı uygulanır. Kuzu ve oğlak aşılamalarına ertesi yıllarda da devam edilir.

f)        Bruselloz hastalığı çıkan koyun ve keçi sürülerindeki koç ve tekeler enenir ve damızlıktan çıkarılır.

g)       Koyun ve keçilerde çıkan bruselloz hastalığı sebebiyle alınan karantina tedbirleri hastalık çıkan ağıl veya yerle sınırlıdır. Son yavru atmadan otuz gün sonra dezenfeksiyon yapılarak karantina tedbirleri kaldırılır.

 

ANTHRAX (ŞARBON)

Standard

Bilinen en eski zoonoz hastalıklardan birisidir. Bütün türler duyarlı olmasına rağmen sığır ve koyunlarda en yaygındır. İnfeksiyon, vücut ısısının yükselmesi, dalağın şişmesi, kanın katran gibi koyu renk alması ve pıhtılaşmaması, deri altı ve subseröz dokularda sero-hemorajik infiltrasyonların oluşması ile karakterizedir. Yurdumuzun her bölgesinde ve her mevsimde ortaya çıkar. Halk arasında hayvanlarda “DALAK veya ŞARBON” , insanlarda “KARAÇIBAN ve KASAP ÇIBANI” olarak bilinmektedir.

Hastalık insanlarda, deri şarbonu, akciğer şarbonu ve ender olarak görülen bağırsak şarbonu olarak üç ayrı şekilde görülür.

Deri şarbonu; papül, vezikül ve püstülle karakterize üzerinde siyah bir kabuk bulunan nekrotik ülserler şeklinde görülebileceği gibi, bağ dokusu, boyun, göğüs ve göz kapaklarının deri altı dokusunda ödemler ve bu ödemli alanın üstünde vesikülle karakterize bir şekilde de görülebilmektedir.

Akciğer şarbonu; özellikle hayvan yünleri ve kıllarıyla uğraşanların sporları solumasıyla meydana gelmektedir. Ağır bir hemorajik bronko-pnömoni ile karakterizedir.

Bağırsak şarbonu; genel durum bozukluğu ve şiddetli bir gastro-enteritis ile karakterizedir. Tanı koymak güç olduğundan dolayı kurtuluşu yok gibidir. Bu klinik formların birisinde etken kana karışıp septisemi yaparsa hastalık öldürücü bir hal alır. Menenjitin de görüldüğü vakalar mevcuttur.

Etken

Hastalığın etkeni, Bacillus antracis, sporlanarak çoğalan bir bakteridir. B. antracis, 55 – 60 oC’ de 10-15 dk.’ da inaktif hale gelirken, sporları toprakta, merada ve sularda 50-60 yıl canlı kalabildiği gibi, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı çok dayanıklıdır. Nemli ısıda, 121oC’ de 15 dk’ da, kuru ısıda 160 oC’ de 60 dk.’ da ölürler. Antraks sporları, %0.1 sublime içinde 70 saat, %4 potasyum permanganatta 15 dk., %3 formolde 3-4 gün ve %5 fenolde 2-40 gün canlılığını koruyabilmektedir. Kurutulmuş halde sporların yıllar boyu saklanması olasıdır.  Sporlar mide sıvısından etkilenmez.

Kesim öncesi muayene bulguları

Hasta hayvanların beden ısıları yüksektir. Kanlı diare, koyu renkli dışkı, burun ağız ve vulvadan koagule olmayan kan akar. Hastalık genellikle 3-5 gün içinde ölümle sonlanır. Hastalık perakut,  akut ve subakut seyredebilir. Kronik forma sahip değildir. Perakut olaylarda hiçbir semptom göstermeden 1-4 saat içinde ölüm gözlenir. Ölmeden önce ağız,  burun,  anüs ve vulvadan kan gelir. Şüpheli hayvanlardan kulak içi venasından veya kuyruk venasından alınan kandan hazırlanan sürme preperatta tipik etkenler görülebilir.

Et muayenesi bulguları

Kesimi yasak hastalıktır. Yinede bilmeden kesim yapılırsa deri altı subseröz dokularında,  kaslar arasında sarı peltemsi sızıntılar, irin veya yaygın kanamalar görülür. Dalak normal durumunun 2-6 katı kadar büyümüştür. Kesildiği zaman dokusu çamur kıvamında, katran görünümündedir. Kan katran renginde olup çoğunlukla pıhtılaşmaz veya geç pıhtılaşır. Çoğunlukla hemorajik bağırsak yangısı vardır. Bütün organlarda hemorajiler,  karaciğer,  kalp ve böbrek parankiminde dejenerasyonlar görülür. Lenf yumrularında hiperemi ve kanamalar bulunur. Ölüm sertliği şekillenmez. Vücut boşluklarında kanlı seröz sızıntı vardır.

Ayırıcı tanı

Antraks sığır pastörellozu, yanıkara, septisemi, piroplazmozis ve leukoz ile karıştırılabilir. Piroplazmozis’de ikterus vardır. Dalakta büyüme gözlenmesine karşın, dalak pulpası serttir ve kan pıhtılaşır. Buna ilaveten  idrar  kırmızı- kahverengidir. Yanıkarada da dalakta büyüme gözlenmesine karşılık, dalak pulpası çamur kıvamında değildir. Şüpheli durumlarda laboratuvar  muayenesi ile kesin teşhis konulur.

Etler hakkında karar

Antraks’lı hayvanların veya bu hastalıktan şüpheli olanların kesimi,  etlerinin veya bütün diğer kısımlarının tüketime sunulması kesin olarak yasaktır. Bu hastalıktan ölmüş hayvanların kadavraları,  et,  deri,  iç organlar,  boynuz, tırnak ve diğer bütün kısımları imha edilir.

HSZY. Madde 109 – Bir yerde şarbon hastalığının çıktığını haber alan hükümet veteriner hekimi hastalık bölgesine geldiğinde hastaları ayırır ve sağlam hayvanlardan ayrı bir yerde muhafaza altına alır. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu  kurulur. Komisyon hükümet veteriner hekiminin hastalık raporuna göre hastalık çıkış kararı alır ve hastalığı ilan eder.

a)        Hayvan sağlık zabıtası komisyonu kararına göre tespit edilen hastalıklı  bölgenin giriş ve çıkış yerlerine “şarbon hastalığı vardır” levhaları dikilir.

b)       Şarbon hastalığından ölen hayvanlar mümkünse yakılarak imha edilir veya iki metre derinliğindeki çukurlara,  üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek,  derileri ile birlikte gömülür. Hastalıktan ölen hayvanlara ait maddelerin çevreyi bulaştırmaması için hükümet veteriner hekimi gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.

c)        Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların yem ve su kapları bulundukları  yerden dışarı çıkarılamaz ve diğer hayvanlar için kullanılmaz. Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların bulunduğu yere çıplak ayakla girilmez. Hayvan bakıcılarının ellerinde ve açık yerlerinde yara bulunmamalıdır.

d)       Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların kesilmesi ve etlerinin tüketilmesi yasaktır. Deri,  kıl,  yapağı,  boynuz ve tırnaklarına el konulur ve imha edilir.

e)        Hasta ve bulaşmadan şüpheli hayvanların sütü,  yapağı ve kılları imha edilir.

f)        Şarbon hastalığı yoldaki sürülerde ve hayvanlarda nakledilirken çıkmışsa hastalar ayrılır. Hastalıksız hayvanlar ayrı bir yerde karantinaya alınır. Beş  gün içinde hastalıksız hayvanlardan yeni bir hasta tespit edilmez ise sürünün yer değiştirmesine izin verilir.

g)       Şarbon hastalığından ölen hayvanlara otopsi yapılmaz. Ancak marazi madde almak için kadavralar gömülecek çukurun içinde açılır. İşlem tamamlandıktan sonra derhal sönmemiş kireç dökülerek gömülür.

h)       Şarbon hastalığının sönüşüne kadar karantina bölgesine aşısız tek tırnaklı,  sığır,  koyun,  keçi ve domuzların girmesi yasaklanır. Şarbon hastalığına karşı aşılanmış hayvanların girişine izin verilir.

i)         Karantina bölgesinden mezbahaya sevk edilmek istenen büyük ve küçük baş  hayvanlar hükümet veteriner hekimince muayene edilir. Hastalıksız oldukları tespit edilen hayvanlar derhal kesilmek üzere kapalı vasıtalarla en yakın mezbahaya gönderilir. Hükümet veteriner hekimi durumu mezbaha veteriner hekimine bildirir.

j)         Şarbon hastalığı insanlara da bulaşabileceğinden,  hükümet veteriner hekimi hastalık hakkında hayvan sahiplerine ve mahalli sağlık teşkilatına bilgi verir.

k)       Şarbon hastalığı mikrobu ile bulaşık mera ve su kaynaklarına hayvanların girmesi yasaklanır. Bu yerlerde otlatılmasında ve sulanmasında zaruret olan hayvanlar şarbon hastalığına karşı aşılanır ve aşılamadan 15 gün sonra bulaşık bölgeye girmelerine müsaade edilir.

l)         Şarbon mikrobu ile bulaştığından şüphe edilen hayvan yemleri laboratuar sonuçlarına göre değerlendirilir. Müspet çıkanlar imha edilir.

m)      Şarbon hastalığı çıkan veya hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların muhafaza edildiği ahır ve ağıllara; buralardaki eşya ve malzemeler,  hayvan yemleri ve maddeleri ile artıkları dezenfekte edildikten sonra hastalıksız hayvan konulmasına müsaade edilir.

n)       Şarbon hastalığında konulan karantina son ölüm veya iyileşmeden 15 gün sonra gerekli dezenfeksiyon yapıldıktan sonra kaldırılır.