Tag Archives: yasaktır.

BUZAĞI İSHALLERİ AŞISI

Standard

Kompozisyonu � 100 ml :
Rotavirus bovin inaktiv � min 2.672 CFU
Coronavirus bovin inaktiv� min 21.376 HA
Escherichia coli inaktiv � min 34,2 x 10 9
Algeldratum � 49.5 ml Saponinum gypsophilae � 10 mg
Thiomersalum � 10 mg Formaldehydum solutum � % 0.3

Aşı, saponin ve koruyucu maddelerle alüminyum hidroksit jel üzerinde adsorbe edilen kimyasal olarak inaktiv bovine rotavirüs, bovine coronavirüs ve E.coli�nin inaktiv enteropatojenik suşlarının 3 serotipini ihtiva eder
( serotipler O8 : K35, K99; O9 : K30, K99; O101 : K35, K99 )

Endikasyon: Buzağıları, gastroenteritise neden olan viral ve bakteriyel etkenlerden korumak için gebe ineklerde kullanılır.

Uygulama ve doz: Bütün vakalarda aşı, 5 ml deri altı (SC) uygulanır.

Bağışıklık: Aşılanmış ineklerde kan ve kolostrumda en yüksek antikor düzeyi aşılandıktan sonra 28-56 gün arasında görülür. Buzağılar, doğumdan sonra 6 gün içinde, sadece kolostral ve laktojenik olarak korunurlar. Gebe inekler ve düveler, 21 gün aralıkla, doğumdan önce 5-6 ve 2-3. haftalarda iki defa aşılanmalıdır. Yetiştirilen ineklere beklenen doğumlarına göre, doğumdan önce aşı tekrarı (rapel) yapılmalıdır.

Kullanmadan önce şişeyi çalkalayınız.
Çocukların ulaşamayacağı yerlerde bulundurunuz.
Veteriner hekim reçetesiyle satılır.

Kontrendikasyon: Ateşli hastalığı olan hayvanlarda kontrendikedir.
Yasal arınma süresi: (Sıfır) �0� gündür.
Muhafaza şartları: Kuru ve karanlık bir yerde +2 / +8 ºC arasında saklanmalıdır.
Muhafaza esnasında aşı dondurulmamalıdır.
Şişe açıldıktan sonra 7 gün içerisinde kullanılmalıdır.
Şişe içeriğinin normal rengi pembedir. Rengin pembeden sarıya dönüşmesi etki kaybının göstergesidir. Tam sarı renk etkinliğin kaybolduğunu gösterir.
Raf ömrü: 2 yıl
Ambalaj şekli: 5 ml, 20 ml, 50ml ve 100 ml�lik cam şişelerde.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İthal İzin Tarih ve No: 28.06.2001 � 019221
İmal Yeri: Bioveta, a. s., Çek Cumhuriyeti
İthalatçı Firma: İNTERMED ECZA DEPOSU İthalat İhracat Ticaret ve Taahhüt Ltd. Şti.
Sağlık Sokak 32/4 Yenişehir/ANKARA Tel: (0312) 435 95 60

ŞAP

Standard

Ağız mukozası, tırnaklar ve memede veziküllerin oluşmasıyla karakterize akut,  ateşli ve bulaşıcı viral  bir hastalıktır.

Etken

Etken filtreden geçen epiteliotrop bir virustur. virüsün antijenik yapıları birbirinden farklı olan 7 tipi mevcuttur. Bunlar A,C,O, Asya, Sat 1, Sat 2 ve Sat 3 olarak isimlendirilir. Etken oda sıcaklığında 6 ay canlı kalabilmektedir.  Şap virüsünün çevresel koşullara gösterdiği direnç farklı olup, virüsün 85°C’de bir dakika, 80°C’de 3 dakika ,  70-73°C’de 30 dakika içinde inaktive olur. Olgunlaşmış (pH değeri düşmüş) ette 48 saatte ölürler.

İnsana bulaşması ve klinik bulgular

Şap zoonoz (hayvanlardan insanlara bulaşan) hastalıklar arasında yer almakla birlikte, insanlar hastalığa karşı fazla duyarlı değildir. Duyarlılık az olduğu için hastalık da oldukça seyrek görülür. İnsanlar, hasta hayvanların deri ya da ağız mukozası ile temas ve yeterince kaynatılmamış enfekte sütleri içerek, çiğ sütten üretilmiş ve olgunlaştırılmamış peynirleri ve yine yeterince pişirilmemiş, pH’sı düşmemiş etleri tüketerek enfekte olabilirler. Hastalık insandan insana geçmemektedir. Kuluçka süresi 2-6 gün olup; ateş, yorgunluk, halsizlik, kollarda ve bacaklarda ağrılar dikkati çeker. ağız mukozası kızarıktır. Ağızda, dudakta ve gırtlak ve dudaklarda vesikül benzeri ağrılı kesecikler oluşur. İlerlemiş olgularda vesikül benzeri ağrılı kesecikler oluşur.İlerlemiş olgularda bu oluşumlara, daha çok hayvan sahiplerinde, hayvanlara dokunanların ellerinde ve ayaklarında, genellikle de parmak uçlarında rastlanır. İnsanlarda prognoz iyidir. 5-10 gün içerisinde iyileşme görülür.

Kesim öncesi muayene bulguları

İlk görülen semptom ateştir. Ağızda üst çenenin dişsiz kısımlarında,  dilde,  yanakların mukozasında,  corium conarium’da değişik büyüklükte veziküller görülür. Bu veziküller zamanla  açılır yerlerinde erozyonlar oluşur.

Et muayenesi bulguları

Ağız, tırnak ve memede lezyonların yanı sıra rumende de veziküller görülür.

Etler hakkında karar

Şap hastalığı eğer bir hastalık ile komplike olmuşsa , kaşektik durum varsa ve kas bozuklukları ile karışıksa gövde tamamen imha edilir. Ancak başka bir hastalık yoksa ve besili durum mevcutsa yalnız hastalıklı kısımlar ve tırnaklar imha edilir. Gövdenin kalan kısmı ise 48 saat +4°C de bekletildikten sonra, et kemikten ayrılır,kemikler imha edilerek kalan etin tüketimine izin verilir. Bu hayvanların derileri mutlaka iyi bir şekilde dezenfekte edilir. Derilerin şap virüsü taşımadığı tespit edildikten sonra işlenmesine ve taşınmasına izin verilir.

HSZY (Şap Hastalığı) Madde 108 – Şap hastalığı çıktığında hayvan sağlık zabıtası komisyonu toplanır; “Yönetmeliğin Birinci Kısmının Dördüncü Bölümündeki” hastalık çıkışında  alınacak genel tedbirleri ve hastalığın durumuna göre aşağıdaki özel tedbirleri kararlaştırır.

a)     Şap hastalığı çıkan yer ile su ve meraları müşterek olan köyler karantina altına alınır. Geçit noktalarına hastalığın adı yazılı levhalar asılır.  Hastalık aynı zamanda birkaç köyde veya mahalde çıkmış ise hepsini içine alan genel bir kordon konur.

b)     Şap hastalığının tipini tespit için usulüne göre alınan hastalıklı numune derhal Şap Enstitüsüne gönderilir. Şap Enstitüsü hastalığın tipini belirler  ve gerekli aşıyı il veya ilçe müdürlüğüne gönderir. Hastalık mikrobunun durumu dikkate alınarak,  hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlar dışındakiler aşılanır.

c)     Şap hastalığı çıkan yerdeki hayvan park,  pazar ve panayırı kordon sahası içinde ise çift tırnaklı hayvanlara kapatılır. Hastalık yayılma özelliği gösteriyorsa il hayvan sağlık zabıtası komisyonu kararıyla ildeki bütün hayvan pazar ve panayırları çift tırnaklı hayvanlara kapatıldığı gibi çift tırnaklı hayvanlarla yapılan sevkıyat ve nakliyat yasaklanır.

d)     Hastalık bir köyde, mahalde veya ahırda çıktığında,  buraların dışında  bulunan yerlerdeki hayvanlara bulaşması mümkün değilse buralarda sınırlı karantina konur. Hastaların,  hastalıktan ve bulaşmadan şüphelilerin hastalık tamamen sönünceye kadar dışarıyla teması önlenir.

e)     Karantina altına alınan yerden çift tırnaklı hayvanlar ile ot saman gibi hayvan yemlerinin ve hayvan maddelerinden tırnak,  boynuz ve derinin çıkarılması yasaktır. Sütün kaynatıldıktan sonra çıkarılmasına izin verilir.

f)      Karantinaya alınan yerlerden transit olarak geçirilecek hayvanlar kapalı vasıtalarla nakledilirler. Hayvanlar karantina bölgesini geçinceye kadar su ve  yem vermek için vasıtalardan indirilmez. İndirilenler derhal 15 gün karantinaya alınır.

g)     Hastalar,  hastalıktan ve bulaşmadan şüpheliler sahibinin isteği halinde  kapalı vasıta ile kesilmek için en yakın mezbahaya gönderilir. Et ve derileri hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanır.

h)     Karantina bölgesindeki hastalıksız hayvanların kesilmek için kapalı vasıtalarla mezbahaya sevkine müsaade edilir. Ancak deri,  boynuz ve tırnakları  dezenfekte edildikten sonra serbest bırakılır. Hükümet veteriner hekimi gerekli kontrolları yapmakla yükümlüdür.

i)      Şap hastalığının bulunduğu yerdeki tek tırnaklı hayvanların karantina bölgesi dışına çıkarılmasına tırnakları dezenfekte edildikten sonra müsaade edilir.

j)      Şap hastalığını takiple görevlendirilen hükümet veteriner hekimi hastalık tamamen sönünceye kadar hastalıklı bölgeyi devamlı kontrol eder. Hayvan sahiplerine hastalık hakkında bilgi verir. Hastaların tedavisi için mümkünse ilaç yardımı yapar; ilacı nasıl kullanacaklarını öğretir.

k)     Şap hastalığı sebebi ile konulan karantina son hastanın iyileşmesinden veya ölümünden 15 gün sonra hükümet veteriner hekiminin kontrolunda yapılan dezenfeksiyonla kaldırılır.

l)      (Değişik: 5/6/1995 – 95/6966 K.) Bakanlıkça her yıl tespit ve ilan edilen mücadele bölgelerinde hastalığın varlığı ve tipi tespit edilen hayvanlar tazminatlı olarak öldürülür veya kestirilir. Hastalıktan ölen veya öldürülen hayvanlar iki metre derinliğindeki çukurlara üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek gömülür. Mümkün olmadığı hallerde tamamen yakılarak imha edilir.

m)   (Ek: 5/6/1995 – 95/6966 K.) Şap hastalığı ile mücadele için alınacak diğer karar ve tedbirler ile Bakanlıkça her yıl tespit ve ilan edilen mücadele bölgelerindeki uygulama esasları Bakanlıkça belirlenir.

 

KUDUZ (RABİES)

Standard

Etken

Etkeni neurotrop,  filtreden geçebilen yuvarlak ve merkezi sinir sistemine yerleşen Rhabdoviridae ailesinden Lyssavirus’tur. 52- 58°C’de 30 dakikada ve 80°C’de 2 dakikada ölürler.

Kesim öncesi muayene bulguları

Tüm sıcak kanlı hayvanlarda görülür. Soğuk kanlı hayvanlar (yılan, timsah, kurbağa) vücutlarında virüsü taşımalarına rağmen hastalığa yakalanmazlar. 5-8 gün içinde ölüm görülür. Bulaşma, virüsün kuduz hayvanın salyasında olduğu dönemde başka bir hayvanı ısırmasıyla olur. Virüs sağlam deriden organizmaya giremez. Klinik belirtiler bütün hayvanlarda aynı olmasına rağmen bazı ufak farklılıklar vardır. Kuduz hayvanın ısırmasını izleyen 14-90 gün içinde hastalık 2-3 gün süren sakin kuduz dönemi ile başlar. Bu dönemde hareketlerde, huyda değişiklikler ve allotriofaji görülür. Daha sonra 3-4 gün süren hayvanın eksitasyonu, sese ve ışığa karşı duyarlılığının gözlendiği saldırgan dönemle devam eder. 2-3 gün süren ve hayvanın ölümü ile sonuçlanan paralitik devrede çenedeki felçten dolayı ağız kapanmaz, devamlı salya akar, su ve yiyecek alamayan hayvan zayıflayarak ölür.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Eğer şartlar uygunsa kafatası açıldıktan sonra beynin yarısı %50 gliserinli tuzlu su diğer yarısı %10 formol içinde gönderilmelidir. Otopsi yapma olanağı yoksa ; yakın mesafelerde baş iç içe yerleştirilmiş 2-3 naylon torba içerisinde elden gönderilir. Uzak mesafelerden gönderilecek baş bolca tuzlanarak bir naylon torbaya konulmalı ve ağzı lehimli buz dolu bir teneke içinde gönderilmelidir

Et muayenesi bulguları

Genellikle kuduza özgü mikroskobik belirtiler yoktur. Bağırsaklarda gastroenteritis,  mukozalarda kanamalar, karaciğer,  dalak ve böbreklerde hiperemi, idrar kesesinin boş olması genel belirtiler olarak sayılabilir. İlerlemiş olaylarda beynin cornu ammonis bölgesinde negri cisimciğinin görülmesi teşhis için en emin yoldur.

Etler hakkında karar

Ayakta muayenede kuduz teşhis edilen hayvanların kesimi yasaktır. Kesimden sonra kuduz teşhis edilirse kan dahil vücut imha edilir. Kuduza yakalanmış olan hayvanlar ile,  şüpheli olanların kesilmeleri etlerinin,  sütlerinin ve diğer kısımlarının tüketilmesi yasaktır. Kuduz hastalığına  yakalanmış hayvanlar tarafından ısırılan hayvanlar tazminatsız olarak öldürülür ve imha edilir.

HSZY (Kuduz Hastalığı) Madde 119 – Kuduz hastalığı çıktığını haber alan hükümet veteriner hekimi derhal hastanın bulunduğu yere gider ve hastalık çıkış raporu düzenler. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu hastalık çıkış kararını alır ve ilan eder.

a)        Kuduz hastalığına yakalanmış ve kuduz hayvan tarafından ısırılan hayvanlar tazminatsız olarak öldürülür ve imha edilir. Ancak,  kuduz hayvan tarafından ısırılan hayvanların sahipleri öldürülmelerine rıza göstermez ise,  en geç 5 gün içinde kuduz aşısı ile tedavi altına alınmak şartıyla,  hayvan nev’ilerine göre  bu Yönetmelikte belirtilen karantina süresince masrafları hayvan sahibine ait olmak üzere karantinaya alınır. Hükümet veteriner hekimi gerekli kontrolu yapmakla yükümlüdür.

b)       Kuduz hastalığına yakalanmış hayvan,  insanları da ısırmış ise hükümet veteriner hekimi durumdan mahalli sağlık teşkilatını haberdar etmekle yükümlüdür. Isırma olayı mevcut olmasa bile il veya ilçe müdürlüklerinin hayvanlarda kuduz hastalığının çıktığını sağlık teşkilatına bildirmesi zorunludur.

c)        Kuduz hastalığı çıkan yerdeki sahipsiz ve başıboş köpekler köylerde muhtar ve ihtiyar heyetince,  kasaba ve şehirlerde belediye zabıtasınca tazminatsız olarak öldürülür ve imha edilir.

d)       Kuduz hastalığının bulaşmasından şüphe edilen hayvanlar da tazminatsız olarak öldürülür ve imha edilir. Sahipleri öldürülmelerine rıza göstermez ise en geç 5 gün içinde kuduz aşısı ile tedavi altına alınarak et yiyenler,  tek tırnaklılar ve sığırlar altı ay; koyun,  keçi,  domuz ve kanatlılar üç ay masrafları sahibine ait olmak üzere karantinaya alınır. Hükümet veteriner hekimi gerekli   kontrolu yapmakla yükümlüdür.

e)        Kuduz hastalığından şüphe edilen hayvanlar şehir ve kasabalarda belediyeler,  köylerde muhtarlıklar tarafından yaptırılan kapalı yerlerde 10 gün müddetle müşahedeye alınır. Müşahede sonunda kuduz hastalığının belirtisini göstermeyen hayvanlar hastalıksız sayılır. Müşahede masrafları sahibine aittir.

f)        Kuduz hastalığına yakalanmış veya hastalıktan şüpheli bir köpek müşahede  yerinden kaçar ve bulunamaz ise o mıntıkanın on kilometrelik çevresindeki sahipsiz ve başıboş köpekler öldürülür ve imha edilir. Sahipli köpekler zincire bağlanır. Çoban köpekleri sürülerin bulunduğu yerde serbest bırakılır.

g)       Sahipli kedi ve köpeklerin kuduz hastalığına karşı aşılanması mecburidir. Şehirlerde belediyelerce,  köylerde muhtarlıklarca sahipli köpek ve kedilerin kaydı tutulur. Bu kayıtlar hükümet veteriner hekimince denetlenir. Köpekler üç  aylık kediler altı aylık olduklarında ilk defa aşılanırlar. Her yıl aşı tekrarlanır. Aşılanan hayvanlar için aşı belgesi düzenlenir. Belgesizler öldürülür ve imha edilir.

h)       Kuduz hastalığından veya bulaşmadan şüphe edilen hayvanların bulundukları yerin dışına çıkarılmasına izin verilmez. Bu hayvanların kesilmesi ve etlerinin tüketilmesi yasaktır,  sütleri imha edilir.

i)         Belediyeler ve köy muhtarlıkları kuduz hastalığından veya bulaşmadan şüpheli hayvanların müşahedeye alınabilecekleri yeri temin etmek zorundadır.

j)         Kuduz hastalığına yakalanmış veya hastalıktan şüpheli hayvanların kadavraları,  derileri ile birlikte imha edilir.

k)       Kuduz hastalığının kesin teşhisi için,  hastalığa el koyan veterinerlikçe ölen veya öldürülen hayvanın başı bolca tuzlanıp,  plastik torbaya sardırılır. Teneke kutu içerisinde veya tahta kutuda laboratuara gönderilir. Ambalaj üzerine kuduz kelimesinin belli olacak şekilde yazılması zorunludur.

l)         Kuduz veya kuduz hastalığından şüphe edilen hayvan tarafından ısırılan hayvanlara beş gün içinde küratif aşı,  tarifnamesine göre yapılır.

m)      Kuduz hastalığı sebebi ile konulan karantina tedbirleri hastalığa yakalanan hayvan; et yiyen,  tek tırnaklı ve sığır ise altı ay sonra; koyun,  keçi,  domuz ve kanatlılarda üç ay sonra dezenfeksiyon yapılarak kaldırılır.

n)       Kuduz hastalığı ile mücadele ilgili bakanlıklarla yapılacak müşterek çalışma esasları düzenlenecek protokollerle belirlenir.

PSEUDOTUBERKULOZİS (Lymphadenitis Caseosa)

Standard

Koyunlarda kronik karakterde kazeöz lenfadenitis’e neden olur. Pseudotuberkuloz genel kavramı altında,  tüberkül benzeri  kazeifiye nödüllerin  oluşumuyla seyreden,  fakat asidoresistan olmayan mikroorganizmalar tarafından  meydana getirilen hastalık anlaşılır. Hastalığın yayılışı solunum ve sindirim sistemiyle olup, genelde koyuların kırkılması, kuyruk kesme ve kastrasyon işlemlerini takiben özellikle deride oluşan yaralara bağlı olarak ortaya çıkar.

Etken

Etken Corynebacteri ovis (C.pseudotuberculosis)’tir. Gram pozitif,  hareketsiz,  sporsuz ve aerob bir mikroorganizmadır.

Kesim öncesi muayene bulguları

Sığırlarda ülseratif lenfangitis, koyunlarda kazeöz lenfadenitis ile seyreden, akciğer ve lenf yumrularında tuberkuloza benzeyen içi koyu bir irinle dolu ve etrafı sert kapsüllerle çevrili irili ufaklı apselerle karakterize kronik seyirli infeksiyöz bir hastalıktır. Etken deride oluşan çeşitli türdeki yaralardan vücuda girer. Yüzeysel lenf yumruları (prekrural, preskapular, submaksillar, prefemoral, popliteal) şişmiş ve sertleşmiş olup, ağrısızdırlar. İlerlemiş olaylarda karın ve göğüs altında ödemlere rastlanır. Lezyonlar akciğerde ise ağrılı öksürük ve güç solunum vardır. Burundan muko-purulent akıntı gelir. Hastalık yavaş ilerlediği için anemi ve kaşeksi görülür.

Et muayenesi bulguları

Hayvanlarda genel bir kaşeksi görülür. Prekrural, preskapular, bronşiyal ve sublumbal lenf yumruları şişmiş, içlerinde yeşil sarı renkli kazeöz odaklar vardır Hastalık tüberküloz ile karıştırılabilir. Lezyonların yeşilimtırak sarı manzarası ve hastalıklı kısımlarının kesitlerinin bir soğan kesitine benzemesi teşhise yardımcı olur. Eskimiş lezyonlarda kireçlenme neticesinde kireç harcına benzeyen bir manzara görülür. Akciğerlerde çok sayıda ve çeşitli büyüklükte nodüllere rastlanır. Bunların içinde de aynı tarzda irin bulunur. Karaciğer, dalak, böbrek, meme ve testislerde de kazeöz veya kazeo-kalseroz değişmelere tesadüf edilir.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Marazi madde olarak lezyonlu akciğer ve diğer iç organlarla lenf yumruları, yakın yerlerden doğrudan, uzak yerlerden ise %50 gliserinli fizyolojik tuzlu su içinde gönderilir.

Koyunlarda pseudotüberkülozlu etler hakkında karar

Hastalıklı organların ve lenf yumrularının imhası gerekir. Hastalıklı organ ve lenf yumruları çıkarılıp imha edilerek etlerin tüketimine izin verilir.

YANIKARA

Deri altı ve kas dokularında nekrotik ve amfimatöz nitelikte yangı meydana getiren, çıtırtılı ödemlerle karakterize, başta sığır olmak üzere koyun ve diğer çift tırnaklı hayvanlarda görülen anaerob bir hastalıktır. Hastalık sığırlarda 6 aylık ile 2.5 yaş arasında daha sık görülmektedir. Etken koyunda ekzogen yolla, kırkım yaraları, kastrasyon vs. yoluyla bulaşır. Hastalık aniden başlar, akut topallık ve depresyon dikkati çeker. Bu dönemde beden ısısı artabilir. Klinik bulgular ortaya çıktıktan sonra beden ısısı normale veya normalin altına düşebilir. Karakteristik ödematöz çıtırtılı şişkinlikler, arka bacaklarda, sırtta, göğüs bölgesinde ve boyunda gelişir. Hastalığın inkübasyon süresi 2-3 gün arasında değişir, ölüm oranı %98 düzeyindedir. Koyunlarda ise hastalık sığırlardakinden daha hızlı seyreder

Etken

Cl.chauvoei ‘dir. Gram pozitif,  peritrich flagellalar yardımı ile hareketli,  tam anaerob bir mikroorganizmadır. Spor formları sert koşullara dayanıklıdır. Virulansını toprak içinde 10-12 yıl koruyabilir. İnsanlar bu hastalığa duyarlı değildir.

Kesim öncesi muayene bulguları

Hayvanlarda iştahsızlık,  bitkinlik,  diş gıcırdaması,  sinirsel depresyonlar ve bazen de yüksek ateş görülür. Pelvis,  regio femoralis,  sağrı,  bel omuz ve boyun kısımlarında yaygın ödemler göze çarpar. Bu şişkinlikler başlangıçta sıcak ve ağrılı olup,  sonradan merkez kısımları soğur ve ağrısız bir durum alır.  Şişmiş bölge üzerindeki deri kuru,  sert ve koyu renkte olup kangrenleşmiştir. Palpasyon sırasında şişkinliklerde hışırtı duyulur.

Et muayenesi bulguları

Çeşitli organların mukozalarında hemorajiler görülür. Kalın kas tabakaları üzerine basıldığında çıtırtılı ses duyulur. Ödemler görülür. Deri altı bağ doku kırmızıdır. Bağırsak içeriği kanlıdır. Şişen kaslar sünger manzarasında koyu kırmızıdır. Lenf yumruları şişmiştir. Dalakta bir değişiklik yoktur. Karaciğerden yapılan kesitlerde bezelye veya ceviz büyüklüğünde,  sarı renkte kuru odaklara rastlanır.

Lezyonlu kaslarda, kasların normal rengini kaybederek siyahlaştığı, yangılı bölgede kanlı, köpüklü bir serozitenin bulunduğu dikkati çeker ve otopsi sırasında keskin pis bir koku hissedilir.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Lezyonlu bölgelerden alınan kas dokusu %50 gliserinli fizyolojik tuzlu su içerisinde gönderilir.

Etler hakkında karar

Ayakta muayeneden yanıkara teşhisi konulan veya şüpheli olan hayvanlar kesilmez,  kesimi yasaktır. Yanıkarada hayvan vücudunun,  kan dahil olduğu halde bütün aksamı insanlar tarafından gıda olarak  kullanılmasına izin verilmez,  imha edilir.

BRUSELLOZ (BRUCELLA)

Standard

Sığır, koyun, keçi ve domuzlarda özellikle testis, meme ,uterus gibi genital organlara yerleşerek yavru atmalara ve infertiliteye neden olan kronik,infeksiyöz, nekrotik ve yangısal enfeksiyonlara yol açan önemli bir zoonozdur. Bütün dünyada yaygın süt ineklerinde prevalansı yüksektir. Evcil hayvanlarda Bulaşıcı yavru atma hastalığı olarak bilinen hastalık, insanlarda Dalgalı hummaBang hastalığı,Malta humması ve Akdeniz humması olarak da bilinmektedir

Etken

Brucella cinsi içinde B.melitensis, abortus, suis, ovis canis olmak üzere değişik türleri vardır. Gram negatif, sporsuz, 0.5 x 1 mikron boyutlarındadır.  Bütün brucella tipleri pastörizasyon ısısında 10-15 dakikada ölürler. Altı türü bulunan Brucella grubu mikroorganizmalardan Brucella melitensisBrucella abortus ve Brucella suis halk sağlığı yönünden büyük önem taşır. B. melitensis başlıca koyun ve keçileri etkilemekle birlikte sığır ve köpekleri de enfekte edebilir. Kırsal kesimde insanların bu hayvanlarla yakın teması ve koyun-keçi sütünün geleneksel tüketim şekli nedeniyle koyun-keçi brusellozisi (B.melitensis) ülkemizde insan sağlığına olumsuz etkisi bakımından daha büyük öneme sahiptir. B. melitensis’in 3 biyotipi bulunur. B. abortus, sığırlarda enfeksiyon oluşturur, fakat manda, deve, geyik, at, koyun, köpek, domuz ve insanlara da bulaşır. İnsanlar için patojenitesi bakımından B. suis’ten sonra gelir. B. abortus’un 7 biyotipi vardır.

B. suis, başlıca domuzlarda enfeksiyon oluşturur, ancak ren geyikleri, sığır, manda ve diğer bazı yabani hayvanlarda enfeksiyon oluşturduğu tespit edilmiştir. B. melitensis’ten sonra insan için en patojenik türdür. B. suis’in 5 biyotipi vardır.

Brucella grubu mikroorganizmalar genellikle konakçı hayvan dışında çoğalmazlar. Fakat ortamın ısı, nem ve asitlik değerlerine bağlı olarak değişik sürelerde canlılıklarını sürdürürler. Brucella mikroorganizmaları direkt güneş ışığı, dezenfektanlar, pastörizasyon ve kuru şartlara duyarlıdır. Güneş ışığında 1-12 saatte, 60 0C’de 10 dakikada, 1000C’de hemen ölürler. Çeşme suyunda 4-80C’de birkaç ay, 00C’de 2.5 yıl, dondurulmuş dokularda birkaç yıl, nemli toprakta 60 gün ve 200C’de % 40 nemli ortamda 144 gün canlı kalabilirler. İdrarda 30 gün, atık fötuslarda en az 75 gün ve uterus akıntılarında 200 günden fazla canlı kalabilir. Enfekte dışkı materyali ile bulaşık altlıkta 56-610C’lerde 4.5 saatte tahrip olur. Çiğ sütten yapılan tuzsuz krema yağında buzdolabında 142 gün, %10 tuz içeren salamura peynirde 45 gün, %17 tuz içerende ise 1 ay canlı kalır. Etin normal dinlendirilmesi süresince oluşan pH değişikliği (asitlik) ette bulunabilecek Brucella mikroorganizmalarını öldürmeye yeterlidir.

Kesim öncesi muayene bulguları

Retikulo-histositer bir hastalıktır. Belli organ ile dokularda yerleşir. Hastalık kendini yavru atma ile gösterir. Erkeklerde testis yangısı görülür.

Et muayenesi bulguları

Et ve iç organlarda belirtileri karakteristik değildir. Hastalık kendini yavru atma ile belli eder. Yavru keselerinde sarı, peltemsi infiltrasyon vardır. Gebe ineklerde uterus mukozası ve chorion arasında kirli boz renkte irin kitlesi ile birlikte müköz veya koyu sulu kıvamda bir eksudat bulunur.  Erkeklerde genital organlarda kanamalar ve nekrotik odaklar görülebilir. Testis ve epididimis dokusunda fındık büyüklüğünde nekrotik ve irinli odaklar bulunabilir.

Bruselloz’lu etler hakkında karar

Bruselloza tutulan veya bu hastalıktan yahut da bulaşmadan şüpheli bulunan sığırların etleri hakkında aşağıdaki şekilde karar verilir.

a)-Özellikle  ateş görülen devirlerde hastalığın etkeni kanda bulunduğundan, bu vakalarda hayvanlar öldürülerek imha edilir. Çünkü brusellanın kesme ve yüzme esnasında insanlara geçmesi olasıdır. Ateş göstermediği halde yalnız serolojik muayene ile hastalık olduğu anlaşılan hayvanlar kesildikten sonra etleri şarta tabi tutulur. Kavurma yapılarak tüketimine izin verilir. Ancak iç organlar ile meme ve cinsel organlar tamamen imha edilir.

b)-Bruselloz teşhis edilen koyun ve keçi etlerinde, eğer enfeksiyon akut devrede ise ve hayvanlarda ateş varsa hayvanlar kesilmeden öldürülüp imha edilir. Bunun dışındaki ateş göstermeyen hayvanların etleri, şarta tabi tutulur, kavurma yapılarak tüketimine izin verilir. Ancak uterus , meme, testis, dalak, böbrek, karaciğer gibi bütün iç organlar imha edilir. Bu hayvanların derileri mutlaka iyi bir şekilde dezenfekte edilir.

HSZY.( Sığır Brusellozu) Madde 114 – İneklerde yavru atma şeklinde hastalık görüldüğünde ilgililerce mülki makamlara veya Bakanlık il ve ilçe müdürlüğüne bildirilir. Hükümet veteriner hekimi hastalık çıkan yerde gerekli muayeneyi yapar ve laboratuar raporuna  istinaden hastalık çıkış raporunu düzenler. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu  hastalık çıkış kararı alır ve ilan eder.

a)        Yavru atan inekler ayrı bir yerde muhafaza altına alınır ve laboratuara talimatnamesine göre marazi madde gönderilir.

b)       Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanlarla bir arada bulunan diğer bütün sığırlar bulaşmadan şüpheli olarak talimatnamesine göre hükümet veteriner hekimince muayene edilir.

c)        laboratuar muayenesi neticesinde bruselloz hastalığına yakalandıkları anlaşılan hayvanlar ile bunların ait oldukları sürülerdeki,  köy,  ahır yahut meradaki bütün hayvanlar hastalıktan şüpheli olarak müşahadeye alınır. Altı ayda  bir kan serumu veya sütlerinin serolojik muayenesi yapılır. Bir yıl içinde hiç  bir yavru atma olayı görülmez ve son iki altı aylık kan serumları menfi bulunur ise bu hayvanlar hastalıksız sayılır.

d)       laboratuar muayenesi sonucunda bruselloz hastalığına yakalandığı anlaşılan damızlık boğalar dışındaki sığırlar tazminatlı olarak kestirilir. Et ve sakatatı hakkında Yönetmelik ve Etlerin Teftiş Talimatına göre işlem yapılır.

e)        Damızlık olarak kullanılan boğaların altı ay ara ile üç defa kan serumlarının muayene ettirilmesi zorunludur. laboratuar muayenesi sonucu hastalık tespit edilen boğalar damızlıkta kullanılmaz; kastre edilir.

f)        Hastalık çıkan sürülerde bir yaşından aşağı sığırlar ayrılıp ayrı bir sürü meydana getirilir. Mümkün olmadığı hallerde hastalıksız hayvanlarla bir arada bulundurulur.

g)       Hastalıklı ve bulaşmadan şüpheli inekler ayrı yerlerde muhafaza edilir ve bu sürülerin sağımı,  sağlam hayvanlardan ayrı olarak ayrı kişiler ve vasıtalarla yapılır. Sütlerin birbirine karıştırılması yasaktır. laboratuar muayenesinde sütlerinde mikrop bulunan ineklerin sütleri imha edilir. Mikrop bulunmayan sütlerin kaynatılarak veya pastörize edilerek yahut yoğurt olarak tüketimine izin  verilir. Hastalıklı ineklerin sağımı sırasında sütlerinin yerlere ve çevreye dökülmesine müsaade edilmez. Buzağı ve danaların hastalıklı ineklerin sütünü emmesi önlenir.

h)       Hastalık çıkan sürülerdeki ineklerin doğumları bu iş için ayrılan yerde  yaptırılır. Doğumdan sonra vajen akıntıları bitinceye kadar aynı yerde bırakılır. Sonra arka kısımlar ve ayakları dezenfekte edilerek doğum yaptığı yerden çıkarılır ve geldiği sürüye katılır.

i)         Bruselloz hastalığına yakalanmış hayvanlardan çok zayıf olanlarının etleri kesildikten sonra imha edilir. Diğer etler hakkında Yönetmeliğe ve Etlerin Teftiş Talimatına göre işlem yapılır.

j)         Bruselloz hastalığı mücadelesinde bu Yönetmelikte yer almayan konularda  Brusellosis Mücadele Talimatnamesine göre işlem yapılır.

k)       Brusellozda karantina hastalık çıkan ahır veya yerle sınırlıdır. Bruselloz tespit edilen yerde bir yıl içinde hiçbir yavru atma olayı görülmez ve son  iki altı aylık kan muayeneleri menfi bulunur ise,  bu yerdeki hayvanlar hastalıksız sayılır. Dezenfeksiyondan sonra karantina tedbirleri kaldırılır.

l)         Bruselloz hastalığı ile ilgili aşılama programı ve kullanılacak aşı Bakanlıkça belirlenir. Bruselloz aşısı tatbik olunan hayvanlar verilen talimata göre işaretlenir.

m)      Ticari amaçla süt inekçiliği yapan işletmelerin bruselloz hastalığı bakımından muayene ve kontrolleri Bakanlıkça verilen talimata göre yapılır.

Koyun ve Keçi Brusellozu Hastalığı

HSZY. Madde 115 – Koyun ve keçilerde laboratuar raporuna istinaden bruselloz hastalığı tespit edildiğinde veteriner hekim hastalık çıkış raporu düzenler. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu hastalık çıkış kararı alır ve ilan eder.

a)        Yavru atan hayvanlar sağlamlardan ayrılır. Hastalık çıkan sürünün sütlerinin kaynatıldıktan sonra tüketimine izin verilir.

b)       Hastalığın sağlamlara bulaşmasını önlemek için atık yavru zarları yakılıp imha edilir. Ahır ve ağıllarda dezenfeksiyon yapılır.

c)        Hastalık bulaşma ihtimali olan hastalıksız koyun ve keçilere,  prospektüsünde yazılı şartlara dikkat edilerek,  aşı yapılır. Aşı yapılan hayvanlar işaretlenir.

d)       Karantinaya alınan hastalıklı bölgeye çift tırnaklı hayvanların girmesi  yasaklanır.

e)        Koyun ve keçilerde bruselloz hastalığı ile mücadele etmek için Bakanlıkça hazırlanacak program ve projelere göre koyun,  keçi,  kuzu ve oğlaklara aşı uygulanır. Kuzu ve oğlak aşılamalarına ertesi yıllarda da devam edilir.

f)        Bruselloz hastalığı çıkan koyun ve keçi sürülerindeki koç ve tekeler enenir ve damızlıktan çıkarılır.

g)       Koyun ve keçilerde çıkan bruselloz hastalığı sebebiyle alınan karantina tedbirleri hastalık çıkan ağıl veya yerle sınırlıdır. Son yavru atmadan otuz gün sonra dezenfeksiyon yapılarak karantina tedbirleri kaldırılır.

 

ANTHRAX (ŞARBON)

Standard

Bilinen en eski zoonoz hastalıklardan birisidir. Bütün türler duyarlı olmasına rağmen sığır ve koyunlarda en yaygındır. İnfeksiyon, vücut ısısının yükselmesi, dalağın şişmesi, kanın katran gibi koyu renk alması ve pıhtılaşmaması, deri altı ve subseröz dokularda sero-hemorajik infiltrasyonların oluşması ile karakterizedir. Yurdumuzun her bölgesinde ve her mevsimde ortaya çıkar. Halk arasında hayvanlarda “DALAK veya ŞARBON” , insanlarda “KARAÇIBAN ve KASAP ÇIBANI” olarak bilinmektedir.

Hastalık insanlarda, deri şarbonu, akciğer şarbonu ve ender olarak görülen bağırsak şarbonu olarak üç ayrı şekilde görülür.

Deri şarbonu; papül, vezikül ve püstülle karakterize üzerinde siyah bir kabuk bulunan nekrotik ülserler şeklinde görülebileceği gibi, bağ dokusu, boyun, göğüs ve göz kapaklarının deri altı dokusunda ödemler ve bu ödemli alanın üstünde vesikülle karakterize bir şekilde de görülebilmektedir.

Akciğer şarbonu; özellikle hayvan yünleri ve kıllarıyla uğraşanların sporları solumasıyla meydana gelmektedir. Ağır bir hemorajik bronko-pnömoni ile karakterizedir.

Bağırsak şarbonu; genel durum bozukluğu ve şiddetli bir gastro-enteritis ile karakterizedir. Tanı koymak güç olduğundan dolayı kurtuluşu yok gibidir. Bu klinik formların birisinde etken kana karışıp septisemi yaparsa hastalık öldürücü bir hal alır. Menenjitin de görüldüğü vakalar mevcuttur.

Etken

Hastalığın etkeni, Bacillus antracis, sporlanarak çoğalan bir bakteridir. B. antracis, 55 – 60 oC’ de 10-15 dk.’ da inaktif hale gelirken, sporları toprakta, merada ve sularda 50-60 yıl canlı kalabildiği gibi, fiziksel ve kimyasal etkilere karşı çok dayanıklıdır. Nemli ısıda, 121oC’ de 15 dk’ da, kuru ısıda 160 oC’ de 60 dk.’ da ölürler. Antraks sporları, %0.1 sublime içinde 70 saat, %4 potasyum permanganatta 15 dk., %3 formolde 3-4 gün ve %5 fenolde 2-40 gün canlılığını koruyabilmektedir. Kurutulmuş halde sporların yıllar boyu saklanması olasıdır.  Sporlar mide sıvısından etkilenmez.

Kesim öncesi muayene bulguları

Hasta hayvanların beden ısıları yüksektir. Kanlı diare, koyu renkli dışkı, burun ağız ve vulvadan koagule olmayan kan akar. Hastalık genellikle 3-5 gün içinde ölümle sonlanır. Hastalık perakut,  akut ve subakut seyredebilir. Kronik forma sahip değildir. Perakut olaylarda hiçbir semptom göstermeden 1-4 saat içinde ölüm gözlenir. Ölmeden önce ağız,  burun,  anüs ve vulvadan kan gelir. Şüpheli hayvanlardan kulak içi venasından veya kuyruk venasından alınan kandan hazırlanan sürme preperatta tipik etkenler görülebilir.

Et muayenesi bulguları

Kesimi yasak hastalıktır. Yinede bilmeden kesim yapılırsa deri altı subseröz dokularında,  kaslar arasında sarı peltemsi sızıntılar, irin veya yaygın kanamalar görülür. Dalak normal durumunun 2-6 katı kadar büyümüştür. Kesildiği zaman dokusu çamur kıvamında, katran görünümündedir. Kan katran renginde olup çoğunlukla pıhtılaşmaz veya geç pıhtılaşır. Çoğunlukla hemorajik bağırsak yangısı vardır. Bütün organlarda hemorajiler,  karaciğer,  kalp ve böbrek parankiminde dejenerasyonlar görülür. Lenf yumrularında hiperemi ve kanamalar bulunur. Ölüm sertliği şekillenmez. Vücut boşluklarında kanlı seröz sızıntı vardır.

Ayırıcı tanı

Antraks sığır pastörellozu, yanıkara, septisemi, piroplazmozis ve leukoz ile karıştırılabilir. Piroplazmozis’de ikterus vardır. Dalakta büyüme gözlenmesine karşın, dalak pulpası serttir ve kan pıhtılaşır. Buna ilaveten  idrar  kırmızı- kahverengidir. Yanıkarada da dalakta büyüme gözlenmesine karşılık, dalak pulpası çamur kıvamında değildir. Şüpheli durumlarda laboratuvar  muayenesi ile kesin teşhis konulur.

Etler hakkında karar

Antraks’lı hayvanların veya bu hastalıktan şüpheli olanların kesimi,  etlerinin veya bütün diğer kısımlarının tüketime sunulması kesin olarak yasaktır. Bu hastalıktan ölmüş hayvanların kadavraları,  et,  deri,  iç organlar,  boynuz, tırnak ve diğer bütün kısımları imha edilir.

HSZY. Madde 109 – Bir yerde şarbon hastalığının çıktığını haber alan hükümet veteriner hekimi hastalık bölgesine geldiğinde hastaları ayırır ve sağlam hayvanlardan ayrı bir yerde muhafaza altına alır. Hayvan sağlık zabıtası komisyonu  kurulur. Komisyon hükümet veteriner hekiminin hastalık raporuna göre hastalık çıkış kararı alır ve hastalığı ilan eder.

a)        Hayvan sağlık zabıtası komisyonu kararına göre tespit edilen hastalıklı  bölgenin giriş ve çıkış yerlerine “şarbon hastalığı vardır” levhaları dikilir.

b)       Şarbon hastalığından ölen hayvanlar mümkünse yakılarak imha edilir veya iki metre derinliğindeki çukurlara,  üzerlerine sönmemiş kireç dökülerek,  derileri ile birlikte gömülür. Hastalıktan ölen hayvanlara ait maddelerin çevreyi bulaştırmaması için hükümet veteriner hekimi gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.

c)        Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların yem ve su kapları bulundukları  yerden dışarı çıkarılamaz ve diğer hayvanlar için kullanılmaz. Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların bulunduğu yere çıplak ayakla girilmez. Hayvan bakıcılarının ellerinde ve açık yerlerinde yara bulunmamalıdır.

d)       Hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların kesilmesi ve etlerinin tüketilmesi yasaktır. Deri,  kıl,  yapağı,  boynuz ve tırnaklarına el konulur ve imha edilir.

e)        Hasta ve bulaşmadan şüpheli hayvanların sütü,  yapağı ve kılları imha edilir.

f)        Şarbon hastalığı yoldaki sürülerde ve hayvanlarda nakledilirken çıkmışsa hastalar ayrılır. Hastalıksız hayvanlar ayrı bir yerde karantinaya alınır. Beş  gün içinde hastalıksız hayvanlardan yeni bir hasta tespit edilmez ise sürünün yer değiştirmesine izin verilir.

g)       Şarbon hastalığından ölen hayvanlara otopsi yapılmaz. Ancak marazi madde almak için kadavralar gömülecek çukurun içinde açılır. İşlem tamamlandıktan sonra derhal sönmemiş kireç dökülerek gömülür.

h)       Şarbon hastalığının sönüşüne kadar karantina bölgesine aşısız tek tırnaklı,  sığır,  koyun,  keçi ve domuzların girmesi yasaklanır. Şarbon hastalığına karşı aşılanmış hayvanların girişine izin verilir.

i)         Karantina bölgesinden mezbahaya sevk edilmek istenen büyük ve küçük baş  hayvanlar hükümet veteriner hekimince muayene edilir. Hastalıksız oldukları tespit edilen hayvanlar derhal kesilmek üzere kapalı vasıtalarla en yakın mezbahaya gönderilir. Hükümet veteriner hekimi durumu mezbaha veteriner hekimine bildirir.

j)         Şarbon hastalığı insanlara da bulaşabileceğinden,  hükümet veteriner hekimi hastalık hakkında hayvan sahiplerine ve mahalli sağlık teşkilatına bilgi verir.

k)       Şarbon hastalığı mikrobu ile bulaşık mera ve su kaynaklarına hayvanların girmesi yasaklanır. Bu yerlerde otlatılmasında ve sulanmasında zaruret olan hayvanlar şarbon hastalığına karşı aşılanır ve aşılamadan 15 gün sonra bulaşık bölgeye girmelerine müsaade edilir.

l)         Şarbon mikrobu ile bulaştığından şüphe edilen hayvan yemleri laboratuar sonuçlarına göre değerlendirilir. Müspet çıkanlar imha edilir.

m)      Şarbon hastalığı çıkan veya hasta ve hastalıktan şüpheli hayvanların muhafaza edildiği ahır ve ağıllara; buralardaki eşya ve malzemeler,  hayvan yemleri ve maddeleri ile artıkları dezenfekte edildikten sonra hastalıksız hayvan konulmasına müsaade edilir.

n)       Şarbon hastalığında konulan karantina son ölüm veya iyileşmeden 15 gün sonra gerekli dezenfeksiyon yapıldıktan sonra kaldırılır.

KABAKULAK

Standard

KABAKULAK VE NEDENİ

Virüslerin, tükrük bezlerinde enfeksiyon yapması ve burada büyümeye neden olmasıyla ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır. Kulağın alt tarafında şişlik oluştuğu için kabakulak denir. Çocukluk çağında görülür, fakat bu hastalığı geçirmemiş kişilerde yetişkinlik döneminde de görülebilir.

Kabakulak, kış ve bahar aylarında daha çok görülür. Hasta kişilerin öksürmesi, hapşurması ya da başkalarını öpmesi sırasında bu virüsler damlacıklarla beraber havada uçuşur. Bu ortamda bulunan kişiler de nefes alırken, solunum yoluyla bu virüsü kaparlar. Böylece hastalık insandan insana bulaşmış olur.

Hastalığın belirtileri, virüs vücuda girdikten sonra yaklaşık 3. haftada ortaya çıkar. Bu hastalığa bir kere yakalandıktan sonra vücut buna karşı bağışıklık kazanır. Tekrarlaması söz konusu değildir.

KABAKULAĞIN BELİRTİLERİ

  • Çenenin arka alt tarafında şişlik oluşur. Önce bir tarafta olur sonra diğer tarafta da görülür.
  • Tükrük bezlerinde ağrı vardır. Boğazda da ağrı hissedilir.
  • Ağız açıp kaparken, bir şeyler çiğnerken ağrı olur.
  • Hafif ateş ve baş ağrısı ortaya çıkar.
  • Hasta halsiz ve yorgundur.
  • Yumurtalıklarda iltihaplanma olursa, hasta karın ağrısı çeker.
  • Baş, şişlik olan tarafa doğru biraz yatık durur.
  • İştah kaybı görülür.
  • Hastalık şiddetli olursa ve iltihap yayılırsa boyunda tutulma olabilir.
  • Bulantı ve kusma buna eşlik edebilir.
  • Çok nadir vakalarda hastalık belirti vermeyebilir.

KABAKULAK HANGİ RAHATSIZLIKLARA YOL AÇAR?

Kabakulağa neden olan mikrop, kana girdiğinde yayılır ve diğer organlara da ulaşır. Buralarda iltihaplanmaya neden olur. Beyin zarına geldiğinde menenjite yol açabilir. Bu durumda baş ağrısı şiddetlenir ve hasta kusmaya başlar. Ense sertliği görülür. Mutlaka doktora başvurulmalıdır.

Sadece beyin değil, başka yerlerde de iltihaba neden olur. Böbrekte, pankreasta, sinirlerde iltihap oluşabilir. Kadın ve erkekte yumurtalıkların iltihabı sonucu kısırlık gelişebilir. Hastalığın şiddetli seyrinde ve yayılmasından sonra sağırlık görülebilir. Kabakulak, gebeliğin erken döneminde ortaya çıkarsa düşük gelişebilir. Gözyaşındaki bezler şişerse, görmede bozukluklar ortaya çıkabilir. Fakat nadir rastlanan bir durumdur. Sakatlığa yol açabilir. Kişinin, günlük yaşamını aksatmasına neden olur. İş ya da okul hayatına ara vermek zorunda kalır.

NASIL TANI KONUR?

Tanı koymak zor değildir. Hastanın doktora verdiği bilgiler ve yapılan fizik muayene sonucu tanı konabilir. Kabakulak olan biriyle yakın temasta bulunma, tanı konmasına yardımcıdır. Tükrük bezlerinin şişmesi de aynı şekilde kabakulak olduğunu gösterir. Genelde gerek yoktur ama kan tahlili sonucu kandaki antikor seviyesine bakılır. Çok fazla artması kabakulak tanısı için önemli bir bulgudur.

KABAKULAK TEDAVİSİ

Kabakulak tedavisinde kullanılan özel bir yöntem yoktur. Tedavi evde uygulanır. Hastalık belirtiler görüldükten iki hafta sonra iyileşmeye başlar. Genelde kullanılan ilaçlar hastalığın belirtilerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Baş ağrısı için ağrı kesiciler, ateşi düşürmek için ateş düşürücüler kullanılır.

Hastanın yumuşak gıdalarla beslenmesi tavsiye edilir. Ağrının azalmasına yardım eder. Asitli gıdalardan kaçınmak gerekir. Çünkü tükrük salgısını arttırırlar. Bol miktarda su içilmelidir. C vitamini bağışıklık sisteminin güçlenmesini sağlar.

Hasta ayrı bir odada, diğer aile üyelerinden izole edilmelidir. Yaklaşık on gün süren bir yatak istirahati tavsiye edilir.

KABAKULAKTAN KORUNMA YOLLARI

Yapılan MMR aşısı ile bu hastalıktan korunabilirsiniz. Diğer aşılarla birlike uygulamanın bir zararı yoktur. Aşının zararı yoktur. Hayati tehlikeye neden olması çok düşük bir ihtimaldir. Çocuklarda, 1-1.5 yaş arasında ve 4-5 yaşlarında olmak üzere iki kere uygulanmalıdır. Yüzde 95 oranında koruma sağlar.

Hamilelerde uygulanması yasaktır. Hatta aşı olunduktan sonra ilk üç ay hamile kalınmaması gerekir. Kanser, aids gibi bağışıklık sistemini etkileyen hastalıkları olanlar bu aşıyı yaptırmadan önce doktoruyla görüşmelidir.

Aşı bulunmadan önce menenjitin en büyük sebeplerinden biriydi. Günümüzde bu aşının yapılmasıyla artık kabakulak silinmeye başlamıştır. Görülme sıklığı, geçmiş dönemlere göre çok azalmıştır.