Tag Archives: sık

Buzağı Doğumu Hakkında

Standard

Doğum başladığında nelere dikkat edilmelidir?
Doğum yapacak olan inekte, ilk sancıların başlamasından sonra 8 saat veya birinci su kesesinin görülmesinden sonra 2 saat geçtiği halde doğum gerçekleşmiyorsa yardıma, müdahaleye ihtiyaç vardır. Bu durumda mümkünse bir veteriner hekime danışılmalı veya çağırılmalıdır.
Güç doğuma müdahale sırasında; yavruyu çekmek için 4 insan gücünden fazlası kullanılmamalıdır.
Kesinlikle buzağının alt çenesine ip bağlayarak çekilmemelidir.
Yavrunun ön ayakları başıyla birlikte 15-20 cm dışarıya çıkmamış ise kesinlikle çekilmemelidir.
Buzağı arka ayakları ile geliyorsa müdahale için acele ediniz. Göbek kordonu erken kopacağından solunum erken başlar, buzağı boğulabilir
Doğum yaklaştığında neler yapılmalıdır?
İnekleri doğuma 5-7 gün kala, ahırdaki diğer hayvanlardan uzaklaştırarak daha geniş bir yere alınır.
Altlıkların bol, temiz ve kuru olmasına özen gösterilir.
Ahırların havadar ve uygun sıcaklıkta (10-15 derece) olmasına dikkat edilir.
Doğumun başlayıp başlamadığı hayvana hissettirilmeden gözetlenmelidir.
Doğuma yardım için hiçbir zaman acele edilmemelidir
İneklerin tuz ihtiyacı
Tuz noksanlığında iştah azalması görülür. Tuz ihtiyacı vücut ağırlığı ve verilen rasyonun karakterine göre değişir. Canlı ağırlığı 500 kg olan bir süt ineğinin yaşama payı tuz ihtiyacı günde 20-25 g’dır. Buna, ineğin verdiği her 1 kg süt için ayrıca 2 g tuz eklemek gereklidir.

İneklerin su ihtiyacı
Süt sığırlarının su ihtiyacı, hayvanın vücut ağırlığına, süt verimine, verilen yemin cinsine ve çevre ısısına bağlı olarak değişir. Bir süt ineği 24 saatte ortalama 10 kez su içer. Bir süt ineğinin yaşama payı su ihtiyacı günlük 40-60 litre kadar olup, her litre süt verimi için 4 litre daha fazla su içer.
Doğumdan sonra neler yapılmalıdır?
Doğum yapmış olan ineğin vücudu terli olduğundan, havlu, bez, çuval yada kuru ot yardımı ile kurulanmalıdır. Gerekli durumlarda hayvanın üstü bir örtü ile örtülmelidir.
İnekler, doğumu izleyen ilk 8-10 gün soğuktan ve hava cereyanından korunmalıdır.
Ahırlarda karşılıklı kapı ve pencereler açık bırakılmamalıdır.
İneklerin içecekleri suyun ilk 2-3 gün ılık olmasına dikkat edilmelidir.
İçerisine kepek, buğday, yulaf veya arpa unu ilave edilmiş ılık tuzlu su (yal, çorba) verilmelidir.
Yavru zarları doğumdan 12 saat sonrasına kadar atılmadığı taktirde bir veteriner hekime müracaat edilmelidir.
Eş veya son adı verilen yavru zarları atıldıktan sonra ineğin yanından hemen uzaklaştırılmalıdır. Bunlar bir çukura gömülmeli veya yakılmalıdır. Yavru zarlarını yiyen ineklerde sindirim bozuklukları görülebilir.
Meme ödemi, memelerde göğüs kafesine kadar uzanan aşırı şişkinliktir. Buzağılamadan birkaç hafta önce oluşur ve çoğunlukla doğumdan 8-12 gün sonra kaybolur. Kaybolmadığı taktirde bir veteriner hekime müracaat edilmelidir.
Buzağı doğar doğmaz nefes alıp almadığına dikkat edilmelidir. Öncelikle yavrunun ağız ve burnundaki yavru zarı parçaları, mukus ve yavru suları temizlenmelidir. Çünkü yavruyu anneye bağlayan göbek kordonu kopar kopmaz solunum (nefes alam) zorunlu hale gelir. Normal doğumlarda yavru dışarı çıktıktan sonraki 10-60 saniye içinde solunum başlaması gerekir.
İlk teneffüs hareketi derindir. Akciğerlere fazla miktarda hava girebilmesi için, ilk nefes almanın güçlü ve derin olması gerekir. Yeni doğan buzağının yaşama şansı, normal solunum hareketinin kendiliğinden başlamasına bağlıdır.
Şayet solunum güç ve hırıltılı ise; mukusun uzaklaştırılması için yavruyu arka bacaklarından baş aşağı olacak şekilde bir yere asılmalı ve hafifçe silkelenmelidir. Bu işlem 10-20 saniye süre ile 3-5 defa tekrarlanmalıdır.
Yavrunun başına bir miktar soğuk su dökülebilir. Bu işlem solunumu uyarır.
Solunumun normale dönmediği durumlarda, kaburgalar üzerine dikkatlice çift taraflı hafif basınç uygulanır. Ayrıca hayvanın dilini birkaç kez hafifçe çekip bırakılır.
Buzağı kendiliğinden normal sıklıkta ve derin olarak solunuma başladığında bir bez yada çuval yardımı ile ovarak kurutulmalıdır.
Solunumdan sonra göbek kordonunun kontrolüne özen gösterilmesi gereklidir.
Göbek kordonu doğum sırasında çoğunlukla kendiliğinden kopar.
Kendiliğinden kopmamış ise; temiz bir makas veya bıçak ile yavrunun gövdesinden bir el genişliği uzaktan kesilmelidir.
Göbek yarası çok temiz tutulmalıdır. Bunun için buzağı bol ve kuru altlık üzerine alınmalıdır.
Göbek kordonuna bolca iyotlu bir antiseptik (Biokadin, Batticon) dökülmelidir. Kordonda kanama yoksa bağlanmamalıdır. 
Göbek parçası bir hafta içinde kurur ve düşer, düşene kadar her gün antiseptik ilaçlar sürülmelidir.
Göbek yarasına mikrop bulaşır ise iltihap oluşur. Bu durumda göbekten kötü kokulu ve irinli bir akıntı gelir ve yavrunun genel durumu bozuktur. Bu durumdada acilen bir veteriner hekime müracaat edilmelidir.
Eğer ana yavruya ilgisiz kalıyorsa, özellikle soğuk bölgelerde buzağının vücudunu temiz ve kuru bir bezle kurulanmalıdır. Yeni doğan yavrunun üzerine kesinlikle tuz dökülmemelidir.

Yavruya mutlaka ağız sütü verilmelidir!
Sağlıklı bir buzağı, doğumu takiben yaklaşık yarım saat sonra ayağa kalkar ve anasını emmeye başlar. Doğumu takiben ananın sütü daha koyu ve kıvamlı bir yapıda olup normal süt değildir. Bu süte ağız sütü (kolostrum) denir. Bu süt buzağının sağlığı ve hayat boyu hastalıklara dayanaklığı için çok önemlidir. Buzağıya ağız sütü emzirilmeden önce ineğin memesi iyice sabunlu su ile yıkamalı ve silinmelidir. Eğer buzağı ilk bir saat içerisinde anasını emmemiş veya emememiş ise emzirme işlemi için buzağıya yardımcı olunmalıdır. Bu mümkün olmazsa ağız sütünü (doğumdan sonra ilk 3 gün sağılan süt) bir biberon veya emzikli kova yardımı ile mutlaka içirmeliyiz. Ağız sütünün doğumu takip eden ilk 12 saat içinde anadan emilen sayı ve miktarı çok önemlidir. Buzağının bu süre içinde anasını 2-3 kez emmesi sağlanmalıdır. Ağız sütünde buzağıyı bakteriyel hastalıklardan koruyucu bağışıklık maddeleri yanı sıra, sindirimi kolay, normal süte göre % 40 daha fazla besin maddeleri bulunur. Bu faydaları yanı sıra ağız sütü, geçici bir süre faydalı ishale sebep olur. Yani buzağı anne karnında iken sindirim sisteminde (midesinde) biriken artıkların atılmasını kolaylaştırır. Buzağıların hastalıklara daha dayanıklı olması için, ağız sütü buzağılara doğumu takip eden ilk üç gün düzenli olarak içirilmelidir. Bu süre içerisinde buzağının ağız sütünü günde 4-5 kez olmak üzere alması gereklidir.
Doğum yapan ineğin sütündeki herhangi bir nedenle meydana gelecek bir bozukluk halinde, yeni doğan buzağıya aynı veya bir önceki gün doğuran başka bir ineğin ağız sütü fazlasını sağılarak içirilmelidir. Eğer bu durum mümkün olmaz ise, ilk içirimde 6 yumurtanın beyazı taze sağılmış inek sütü ile karıştırılarak hazırlanan karışımın buzağıya içirilmesi faydalıdır. Daha sonraki öğünlerin her birinde 1 yumurta akı eksiltilerek bu uygulamaya devam eedilmelidir

Sütten kesim öncesi buzağılar nasıl beslenmelidir?
Buzağılar ortalama 8 hafta süre ile süt veya piyasada buzağı maması olarak pazarlanan süt ikame yemleri ile sıvı yemlemeye tabii tutulmalıdırlar. Böyle bir uygulamada ilk 4 hafta 4 kg, 5-6. haftalarda 3 kg, 7-8. haftalarda da 2 kg süt verilmesi uygun olacaktır. Buzağılar sütü doğumu takip eden 3. günden itibaren ya anasından emzirilmelidir, yada emzikli kovalar yardımı ile süt içirilmelidir. Daha faydalı olduğundan kovadan kontrollü olarak süt içirilmesi tavsiye edilmektedir. 
İkinci haftadan itibaren ‘Buzağı Başlatma Yemi’ olarak bilinen ve yem fabrikalarında üretilen kesif yem karmasının buzağılara verilmelidir. Bu yemin miktarı günde 250 g’dan başlatılarak gittikçe artırılmalıdır Buzağılar sütten kesim dönemine kadar günlük 500-750 g kesif yem tüketecek duruma gelmelidirler. Ayrıca söz konusu bu dönemde iyi kalite yumuşak kuru çayır otu, buzağıların yemliklerinde bir miktar bulundurulmalıdır. Bu uygulama buzağıların kuru yeme erken alışmalarını ve işkembe gelişimini sağlar. 
Sütten kesim sonrası buzağıları nasıl beslenmelidir?
Sütten kesim sonrası dönemde, 6 aylık yaşa kadar olan sürede ‘Buzağı Başlatma Yemi’ günlük 2-3 kg’ı aşmayacak şekilde buzağılara verilmelidir. Bu dönemde bu kesif yem ile birlikte iyi kalite kuru çayır otu da devamlı buzağıların önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca buzağıların önlerinde devamlı olarak temiz su da bulundurulması gereklidir. Ayrıca, yemliklerde yalama taşı bulundurulması, buzağıların mineral madde ihtiyaçlarının karşılanması açısından da önemlidir 
Süt emme döneminden sonra erkek ve dişi buzağılar birbirinden ayrılarak gruplar halinde yetiştirilir. Grup halindeki bu hayvanlara ahırdaki bölmelerinde hayvan başına 2-2.5 m2 yer hesaplanmalıdır.
Hava şartlarının güneşli, ılıman ve rüzgarsız olduğu günlerde eğer mümkünse buzağılar açık havaya çıkartılmalıdır. Ancak bu mekanda gölgelikler ve su bulunmalıdır. Buzağılar uzun süre öğlen güneşine maruz bırakılmamalıdır.

Buzağı bakımında aşağıda belirtilen hususlara dikkat etmeliyiz

  • Doğum; temizlenmiş, ilaçlanmış ayrı doğum bölmelerinde yaptırmalıdır.
  • Buzağı bölmelerinde zemine bol ve temiz yataklık sap serilmelidir.,
  • Buzağının barındırıldığı ortam havadar, temiz ve kuru olmalıdır.
  • Bakıcıların el ve giysilerinin azami ölçüde temizliğine dikkat edilmelidir.
  • Doğan buzağılar sütten kesim dönemine kadar ayrı bölmelerde barındırılmalıdır.
  • Doğumu takiben en kısa süre içerisinde buzağının ağız sütü içmeye başlaması sağlanmalı ve bu uygulama 3 gün süre ile devam ettirilmelidir.
  • Buzağıya içirilen sütün yeterince ve vücut sıcaklığında verilmesine dikkat edilmeli, değişik öğünlerde verilen sütün sıcaklığında değişmeler olmamalıdır.
  • Emzikli süt içirme kovaları her zaman temiz tutulmalıdır.
  • Günlük süt içirme öğün sayısı en az iki olmalıdır.
  • Buzağılar ikinci haftadan itibaren ‘Buzağı Başlatma Yemi’ ve kuru çayır otuna alıştırılmaya başlanmalı. Kaba, geç biçilmiş ve küflü kuru ot verilmemelidir.
  • Kesif ve kaba yemin miktar ve cinsinde ani değişiklikler yapılmamalıdır.
  • İkinci haftadan itibarende önlerinde temiz su bulundurulmalıdır.

13. Buzağılar ılıman günlerde açık havaya çıkartılmalıdır.
Ülkemizde yüksek oranda görülen buzağı ölümlerinin en büyük nedeni biyolojik yapılarına uymayan bakım ve besleme koşullarıdır. Yeni doğan bir buzağı için yapılacak ilk iş hayatta kalmasını sağlamaktır. Bunun için; doğum öncesi yavru suları boşaldıktan sonra buzağıyı çok erken çekmekten sakınılmalı ve buzağının doğması için en az 2-2,5 saate gereksinim olduğunu unutmadan doğuma yardım edilmeli ve ilk defa doğum yapan düvelerde dikkat edilmelidir.

Doğum sonrası unutmamak gerekir ki; buzağı ölümlerinin %25 kadarı doğumu izleyen ilk haftalar içinde gerçekleşir. Doğum sonrasında alınacak bazı önlemler ile bu ölümler azaltılabilir. Bu önlemleri şöyle sıralayabiliriz:

Buzağının sorunsuz şekilde nefes aldığından emin olmalı, gerekirse suni solunum yaptırılmalıdır.
Buzağının göbek kordonu tendürdiyot içine daldırılmalıdır.
Doğum sonrası 30-60 dakika içinde buzağı ve anasının ayakta kaldığından emin olunmalıdır.
İneğin buzağıyı yalamadığı durumlarda buzağı kurulanmalıdır.
Doğum sonrası 30 dakika içinde ağız sütü verilmelidir. Bunun için meme başı iyice temizlenmelidir. Ayrıca süt ana memesi hizasında verilerek ısısı 35 C olmalıdır.
Buzağılara birden fazla inekten alınan sütün karışımının verilmesidir. Bunun önemi;
a) Sadece anneden alınan ağız sütüne göre hastalıklara karşıdaha etkili olmasıdır.
b) Ağız pisliğinin atılmasını sağlar ve yeni doğan buzağının tüm besin maddeleri ihtiyacını karşılar.
c) Hastalıklara karşı yüksek oranda bağışıklık maddeleri içerir. Bu bağışıklık maddeleri 24-36 saate kadar buzağı tarafından alınacaktır.
d) Buzağının ilk 2-3 günü boyunca günlük C.A’ nın %10-12′ si kadar ve sık sık (en az 4-5 defada) verilmelidir.

Heartworms (Kalp Kurdu)

Standard

Kalp kurdunun yaşam süreci sivirsineğin,hastalıklı köpeği ısırması ile başlar.Kalp kurdu hastalığı olan ve kanında olgunlaşmamış küçük kalp kurdu larvalarını, sivrisinek kan emme yoluyla beslenirken köpeğin kanı içindeki larvalarıda alır.

İki ve üç hafta boyunca larvalar sivrisinek içinde gelişerek aktif yani bulaşıcı olurlar.

Sivirisinek tekrar beslenmek için başka bir köpeği ısırdığında bu larvaları sağlıklı köpeğe bulaştırır.Larvalar köpeğin derisinden içeri girerek dokulara ilerler ve ilerideki birkaç ay içerisinde köpeğin kalbine ulaşır.

Köpeğin kalbi içerisinde kurtlar 30 cm uzunluğa kadar erişir ve kalp başta olmak üzere ciğer ve diğer hayati organlara zarar verir.Eğer tedavi edinilmez ise sonuç köpeğin hayatının kaybı olacaktır.

Sivrisinekler tarafından taşınan, ülkemizde pek sık görünmeyen bir hastalıktır.

Hastalığın etkeni nedir ?
Hastalığa neden olan parazit dirofilaria immitis\’dir. Parazitin larva formu kanda, ergin formu ise kalpde yaşar.

Hastalık nasıl bulaşır ? 
Etken sivrisinekler tarafından taşınır. ülkemizde pek sık görülen bir hastalık değildir. Bizim için önemi yurtdışından gelen (Amerika, Avustralya, Güney Avrupa gibi) köpekler veya kedilerle ülkemize taşınmasıdır.

Hastalığın belirtileri nelerdir ?
Kalp kurdu oldukça tehlikeli bir hastalık olduğu halde hafif enfekte olmuş köpekler hiçbir zaman semptom göstermeyebilir.

Parazitin uzun yaşam döngüsünden dolayı klinik semptomlar enfeksiyonu takip eden ilk yılın içinde ender olarak ortaya çıkar. Genelde semptomların ortaya çıkması yıllar sürer.

Bu semptomlar; Kuru öksürük, patalojik uyku hali ve çabuk yorulma, ani hareket veya heyecandan kaynaklanan bayılma, kilo kaybı ve ince kas yapısı (cardiac cachexia), iştahsızlık, depresyon, zayıflık, anemi, taşikardi, sarılık (Icterus).

Nasıl önlem alabiliriz ? 
Hastalık ülkemizde çok yaygın olarak görülmemektedir. şüpheli durumdaki hastalarda bu hastalık için geliştirilen testler kullanılarak kontrol yapılabilir.

Ayrıca yurt dışından gelen köpeklerin her ihtimale karşı şu anda ülkemizde de var olan testlerle kontroldan geçirilmesi gerekir.

BUZAĞI AŞI PROGRAMI

Standard

Doğar Doğmaz BOVİ SERA antiserum

Önemli Not: Buzağının göbek kordonu iyotlu bir solüsyona batırılacak, ağız sütü içirilecek, buzağı annesinin yanından ayrılacak.

12. Hafta:
Vira – Shield Somnus + Pasteurella Aşısı + Bar Vac 8

14.Hafta:
Vira –Shield Somnus + Pasteurella Aşısı (Rapel)

16. Hafta:
Bar Vac 8

Düve Aşılama Programı:

4-8 Ay:
Bruselloz Aşısı yaptırılacak (Tarım İl Müdürlüğü) +
( Şap Aşısı )

7.inci Ayda:
15 gün arayla Lysigin Mastitis aşısı
( Ömür boyu 6 ayda bir Lysigin)

İlk tohumlamadan önce (yaklaşık 15. Ayda):
Vira Shield Somnus + Lepto Shield 5 + Bar Vac 8

Doğuma 45 Gün Kala:
Mastitis Aşısı (MASTİVAC) ( Yıllık tekrar)
Pasteurella Aşısı
Bovine Pili Shield
Bar Vac 8

Doğuma 3 Hafta Kala:
Mastivac (Mastitis Aşısı)
Vira Shield Somnus

İNEK AŞILAMA PROGRAMI:

Kuruya Ayrılırken;
Mastivac (Mastitis Aşısı)
Önemli Not: Memelere kuru dönem ilacı uygulanacak.
Bar Vac 8
Pasteurella aşısı

Doğumdan 3 Hafta Önce;
Vira Shield Somnus + Lepto Shield 5
Mastivac
Bovine Pili – Shield + Vitamin ADE (İnjectade)

NOT:
Theileriosis Aşısı: Hastalığın sık görüldüğü bölgelerde kenelerin mevsimsel etkinliğinin başlamasından 2 ay önce aşılama uygulanmalıdır.

Kuduz Aşısı: Kuduz salgını ya da hastalık riski olan bölgelerde aşılama yapılmalıdır.

SALMONELLA (SALMONELLOSE )

Standard

Salmonellloz adı altında Salmonella grubu bakterileri tarafından oluşturulan,  septisemi belirtileriyle veya subakut  ve kronik mide-bağırsak yangısıyla seyreden hastalıklar anlaşılır.

Etken

Enterobacteriaceae familyasında yer alan insan ve hayvanlar için patojenik olan mikroorganizmalardan salmonella’lar doğada çok yaygındır. Ülkemizde de sık olarak görülür. Salmonella’lar sporsuz,  kapsülsüz, gram negatif çomakçıklardır. S.pullorum ve gallinarum hariç hareketlidirler. Genelde laktoz negatiftir. İlk olarak 1888′de August Gartner tarafından tanımlanmıştır.

Kesim öncesi muayene bulguları

Dana ve sığırlarda salmonelloza en çok S.typhimurium,  S.dublin,  S.enteritis ve S.anatum neden olmaktadır. Yetişkin sığırlarda akut enfeksiyonda vücut ısısı yükselir. Süt verimi düşer ishal başlar. 24 saat içinde ishal dizanteriye dönüşür ve beden ısısı normalin altına düşer. Hayvanlarda halsizlik solunum güçlüğü ve bazende eklemlerde yangı görülebilir. Letalite %25-30′dur.

Et muayenesi bulguları

Et muayenesinde görülen bozukluklar ve değişiklik karakteristik değildir. Hastalıkta sindirim yolları ve bağırsak mukozası kızarmış ve şişkindir. Bağırsakta kanamalar görülür. Bağırsak içeriği kanlıdır. Mesenterik lenf yumruları ödemli ve hemorajiktir. Dalağa yapılan kesitte,  kesit yüzünün sert olduğu ve frenk üzümü renginde olduğu görülür. Ayakta ve kesim sonrası muayeneler kesin teşhis için yeterli değildir. Teşhis bakteriyolojik muayenelere dayandırılmalıdır.

Etler hakkında karar

Etlerde veya iç organlarda salmonella bakterileri varsa ve bunlar az miktarda olsalar dahi süratle çoğalarak bu eti yiyen insanların zehirlenmesine neden olurlar. Bu nedenle ette ve lenf yumrularında salmonella bakterileri bulunursa , et imha edilmelidir.

 

PSEUDOTUBERKULOZİS (Lymphadenitis Caseosa)

Standard

Koyunlarda kronik karakterde kazeöz lenfadenitis’e neden olur. Pseudotuberkuloz genel kavramı altında,  tüberkül benzeri  kazeifiye nödüllerin  oluşumuyla seyreden,  fakat asidoresistan olmayan mikroorganizmalar tarafından  meydana getirilen hastalık anlaşılır. Hastalığın yayılışı solunum ve sindirim sistemiyle olup, genelde koyuların kırkılması, kuyruk kesme ve kastrasyon işlemlerini takiben özellikle deride oluşan yaralara bağlı olarak ortaya çıkar.

Etken

Etken Corynebacteri ovis (C.pseudotuberculosis)’tir. Gram pozitif,  hareketsiz,  sporsuz ve aerob bir mikroorganizmadır.

Kesim öncesi muayene bulguları

Sığırlarda ülseratif lenfangitis, koyunlarda kazeöz lenfadenitis ile seyreden, akciğer ve lenf yumrularında tuberkuloza benzeyen içi koyu bir irinle dolu ve etrafı sert kapsüllerle çevrili irili ufaklı apselerle karakterize kronik seyirli infeksiyöz bir hastalıktır. Etken deride oluşan çeşitli türdeki yaralardan vücuda girer. Yüzeysel lenf yumruları (prekrural, preskapular, submaksillar, prefemoral, popliteal) şişmiş ve sertleşmiş olup, ağrısızdırlar. İlerlemiş olaylarda karın ve göğüs altında ödemlere rastlanır. Lezyonlar akciğerde ise ağrılı öksürük ve güç solunum vardır. Burundan muko-purulent akıntı gelir. Hastalık yavaş ilerlediği için anemi ve kaşeksi görülür.

Et muayenesi bulguları

Hayvanlarda genel bir kaşeksi görülür. Prekrural, preskapular, bronşiyal ve sublumbal lenf yumruları şişmiş, içlerinde yeşil sarı renkli kazeöz odaklar vardır Hastalık tüberküloz ile karıştırılabilir. Lezyonların yeşilimtırak sarı manzarası ve hastalıklı kısımlarının kesitlerinin bir soğan kesitine benzemesi teşhise yardımcı olur. Eskimiş lezyonlarda kireçlenme neticesinde kireç harcına benzeyen bir manzara görülür. Akciğerlerde çok sayıda ve çeşitli büyüklükte nodüllere rastlanır. Bunların içinde de aynı tarzda irin bulunur. Karaciğer, dalak, böbrek, meme ve testislerde de kazeöz veya kazeo-kalseroz değişmelere tesadüf edilir.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Marazi madde olarak lezyonlu akciğer ve diğer iç organlarla lenf yumruları, yakın yerlerden doğrudan, uzak yerlerden ise %50 gliserinli fizyolojik tuzlu su içinde gönderilir.

Koyunlarda pseudotüberkülozlu etler hakkında karar

Hastalıklı organların ve lenf yumrularının imhası gerekir. Hastalıklı organ ve lenf yumruları çıkarılıp imha edilerek etlerin tüketimine izin verilir.

YANIKARA

Deri altı ve kas dokularında nekrotik ve amfimatöz nitelikte yangı meydana getiren, çıtırtılı ödemlerle karakterize, başta sığır olmak üzere koyun ve diğer çift tırnaklı hayvanlarda görülen anaerob bir hastalıktır. Hastalık sığırlarda 6 aylık ile 2.5 yaş arasında daha sık görülmektedir. Etken koyunda ekzogen yolla, kırkım yaraları, kastrasyon vs. yoluyla bulaşır. Hastalık aniden başlar, akut topallık ve depresyon dikkati çeker. Bu dönemde beden ısısı artabilir. Klinik bulgular ortaya çıktıktan sonra beden ısısı normale veya normalin altına düşebilir. Karakteristik ödematöz çıtırtılı şişkinlikler, arka bacaklarda, sırtta, göğüs bölgesinde ve boyunda gelişir. Hastalığın inkübasyon süresi 2-3 gün arasında değişir, ölüm oranı %98 düzeyindedir. Koyunlarda ise hastalık sığırlardakinden daha hızlı seyreder

Etken

Cl.chauvoei ‘dir. Gram pozitif,  peritrich flagellalar yardımı ile hareketli,  tam anaerob bir mikroorganizmadır. Spor formları sert koşullara dayanıklıdır. Virulansını toprak içinde 10-12 yıl koruyabilir. İnsanlar bu hastalığa duyarlı değildir.

Kesim öncesi muayene bulguları

Hayvanlarda iştahsızlık,  bitkinlik,  diş gıcırdaması,  sinirsel depresyonlar ve bazen de yüksek ateş görülür. Pelvis,  regio femoralis,  sağrı,  bel omuz ve boyun kısımlarında yaygın ödemler göze çarpar. Bu şişkinlikler başlangıçta sıcak ve ağrılı olup,  sonradan merkez kısımları soğur ve ağrısız bir durum alır.  Şişmiş bölge üzerindeki deri kuru,  sert ve koyu renkte olup kangrenleşmiştir. Palpasyon sırasında şişkinliklerde hışırtı duyulur.

Et muayenesi bulguları

Çeşitli organların mukozalarında hemorajiler görülür. Kalın kas tabakaları üzerine basıldığında çıtırtılı ses duyulur. Ödemler görülür. Deri altı bağ doku kırmızıdır. Bağırsak içeriği kanlıdır. Şişen kaslar sünger manzarasında koyu kırmızıdır. Lenf yumruları şişmiştir. Dalakta bir değişiklik yoktur. Karaciğerden yapılan kesitlerde bezelye veya ceviz büyüklüğünde,  sarı renkte kuru odaklara rastlanır.

Lezyonlu kaslarda, kasların normal rengini kaybederek siyahlaştığı, yangılı bölgede kanlı, köpüklü bir serozitenin bulunduğu dikkati çeker ve otopsi sırasında keskin pis bir koku hissedilir.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Lezyonlu bölgelerden alınan kas dokusu %50 gliserinli fizyolojik tuzlu su içerisinde gönderilir.

Etler hakkında karar

Ayakta muayeneden yanıkara teşhisi konulan veya şüpheli olan hayvanlar kesilmez,  kesimi yasaktır. Yanıkarada hayvan vücudunun,  kan dahil olduğu halde bütün aksamı insanlar tarafından gıda olarak  kullanılmasına izin verilmez,  imha edilir.

TÜBERKÜLOZ

Standard

İnsan ve hayvanlarda görülen bir enfeksiyon hastalığıdır. Ekonomik yaşam koşullarının etkisiyle evcil hayvanlar arasında oldukça yaygındır. Özellikle entansif besiciliğin yapıldığı bölgelerde  sığırlarda sık görülür. Etken,  Sığır tipi tüberkülozun etkeni mycobacterium bovis’tir. 0.2- 0.6x 1.5-4.0 cm. boyutlarında,  gram pozitif,  sporsuz,  hareketsiz organizmalardır. %2 Fenol, %1 kreosol ve %3 formaldehitte 4 saatte,  %80 alkolde 40 dakikada canlılığını kaybeder.

Bulaşma şekli

Etkenler vücuda genellikle solunum ve sindirim yolu ile girerek hastalık meydana getirirler. Hayvanların tüberküloz etkenine karşı verdikleri doğal reaksiyon;  mikroorganizmaların saldırı gücüne ve vücudun savunma aktivitelerine bağlıdır. Duyarlı konakçının vücuduna giren virülent mikroorganizmalar girdikleri bölgede yerleşerek üremeye başlar ve organlarda ilk lezyonları oluştururlar.  Bu organlara bağlı lenf yumrularına taşınması sonunda,  lenf yumrularında dejeneratif ve yangısal bozuklukların meydana gelmesine neden olur.  Böylece etkenin ilk girdiği organ ve dokularda ve hem de bunlara ait lenf yumrularında bozukluklar gelişir (Primer komplex). Vücudun dirençli olduğu durumlarda primer efektler iyileşebilir veya bazen de bunlar hiç belli olmayabilir (Tam olmayan primer komplex). Bu lezyonların içinde canlı mikroorganizma bulunur. Konakçının direncinin kırıldığı, lezyonların aktive olduğu (lezyonlardaki kalsifikasyonun rezorbe olması) durumlarda,  mikroorganizma tekrar üremeye ve lezyonlar da gelişmeye başlarlar. Bu odaklardan kana karışan mikroorganizmalar vücuda yayılarak generalizasyona neden olurlar (Erken generalizasyon). Böylece çeşitli organ ve dokularda yeni lezyonlar meydana gelir. Bunlar giderek büyür,  ortaları kazeifiye ve zamanla da kalsifiye olabilirler.  Gelişmeye devam eden kazeifiye odaklar bronş veya bronşiollere açılabilir ve mikroplu eksudat buralara boşalabilir. Bu eksudat öksürük ile dışarı atılır ve etrafın kontaminasyonuna neden olur (Açık tüberküloz).  Böylece organlarda içleri boşalan nodüller (Kavern) meydana gelir.  Akciğerlerde büyümeye devam eden lezyonlar,  büyük veya küçük kan damarlarına ulaşabilir ve bunların cidarını zedeleyerek kanamalara yol açabilir. Kan damarlarına ulaşan organizmalar kan yoluyla vücuda yayılarak akciğerin yanı sıra, diğer organ ve dokularda da  lezyonlar meydana getirebilir (Generalize miliyer tüberküloz) Vücudunda primer kompleks bulunan bir şahıs dışarıdan veya içeriden aldığı virülent bir mikroorganizma ile tekrar hasta olabilir (Reinfeksiyon ve bu defa kronik organ tüberkülozisi meydana gelir. Organ ve dokularda,  tüberküloz etkenleri tarafından oluşturulan lezyonlar histolojik olarak başlıca iki karakter (prodüktif ve eksudatif) taşımaktadırlar.

Kesim öncesi muayene bulguları

Klinik muayene ile hayvanlarda tüberkülozu saptamak,  ancak ileri dönemlerde olasıdır. Kesim öncesi ayakta muayenede görülen zayıflık, kemik, eklem ve testislerin şişliği lenf yumrularının şişliği tüberkülozdan şüphelenmeyi gerektirir. Akciğer tüberkülozunda öksürük,  solunum güçlüğü,  meme tüberkülozunda memede çeşitli sertlikler,  meme lenf yumrularında şişme,  uterus tüberkülozunda mukoz ve purulent bir akıntı görülür. Rektal muayenede uterusun sertleştiği anlaşılır. Şüpheli durumda ise vaginal akıntıdan,  balgam ve sütten mikroskobik muayene,  kültür ve hayvan deneyi yapılarak teşhis edilir.

Et muayenesi bulguları

Mezbahada tüberküloz teşhisi için sistematik et muayenesi şu sıraya göre yapılır.

Ø      Gövdenin genel durumu,  (Kaşeksi)

Ø      Başta retropharyngial, mandibular lenf yumruları ile parotidicum lenf yumrusu

Ø      Akciğerde bronchial ve mediastinal lenf yumruları ile akciğer dokusu

Ø      Bağırsaklarda mesenteriyal lenf yumruları

Ø      Karaciğerde , karaciğer lenf yumruları

Ø      Pleura, seroza ve periton  gözden geçirilir.

Bu muayenelerden sonra generalize tüberkülozdan şüpheleniliyorsa muayeneye şöyle devam edilir:

Sığırlarda tüberküloz çoğunlukla kazeifikasyon ve kireçlenme eğilimlidir. Organlardan birisinde yumuşama görüldüğü zaman generalizasyondan şüphe edilir. Generalize tüberkülozda genç hayvanlarda birinci derecede dalak, yaşlı hayvanlarda ise böbrekler bozukluk gösterir. Generalizasyondan şüphe edilen ve dolayısıyla bütün et lenf yumrularının muayenesini gerektiren başlıca bulgular şunlardır:

Et muayenesinde bir organda veya bir lenf yumrusunda radier kazeifikasyon veya kapsüllenmiş olan erime durumu, kavern gibi eksudatif karakterde bulgular görülürse,

Dalak, böbrek, adrenler, meme,  uterus, kemikler gibi genellikle büyük dolaşımla bulaşan organlardan birisinde veya bunların lenf yumrularında tüberkülozik bozukluklar bulunursa,

Hem akciğer ve hem de karaciğerde veya bunların lenf yumrularında tüberkülozik odaklar varsa,

Yalnız bir organda, ekseriya fazla büyümüş ve anfizemik olan akciğerde veya karaciğerde yeni kan enfeksiyonu bulguları varsa,

Taze odaklar şeklinde pneumonia caseosa,  asinöz akciğer tüberkülozu,  seröz zarlarda peritonda koltuk altında,  memede uterusta veya böbreklerde yaygın kazeifiye olmuş yangı varsa, sığırda akut hematogen tüberkülozun varlığı araştırılmalıdır. Bu olayların hepsinde et lenf yumrularının muayenesi gerekir.

Lenf yumrularının muayenesi

Organlarda görülen bozukluk şüpheli kalıyorsa regional lenf yumrularında saptanan bulgular teşhisi kuvvetlendirir. Tüberkülozun teşhisinde lenf yumrularının muayenesi çok önemlidir. Tüberküloz etkeninin girdiği lenf yumruları şişer ve kısmen kızarır. Daha sonra bu yumruluların kesitlerinde küçük tüberküller veya yaygın olarak kazeifikasyon görülür. Lenf yumrularında tüberkülozik bozukluklar önce radier kazeifikasyon şeklinde görülür. Bu şekil tehlikeli olan ve fazla bakteri içeren bir tüberküloz olgusudur.  Radier kazeifikasyonda lenf yumrularının kesitleri , bir turpun kesitine benzer şekildedir. Lenf yumrularında radier kazeifikasyon görüldüğü zaman hastalığın generalize olup olmadığını saptamak için et içerisinde bulunan bütün lenf yumrularının muayenesi gerekir. Lenf yumruları muayene edilirken dışarı alınır ve küçük odakları görmek için bir çok ince kesitler yapılarak gözden geçirilir.

Marazi madde seçimi ve gönderme şekli

Lezyonlu organ ve lenf yumruları ( mediastinal, bronşial, retropharingeal ve diğer lenf yumruları ) dikkatlice seçilip ayrılır. Lezyonlu kısımlar iki parçaya ayrılarak iki kavanoza taksim edilir. Kavanozun birine %10 formollü, diğerine ise %50 gliserinli tuzlu su marazi maddelerin üstünü kaplayacak şekilde ilave edilir. Kavanozların kapakları akıtmayacak şekilde tampone edilerek gönderilir. Meme tüberkülozunda; memeler kaynatılmış ılık su ile yıkanır. %70 alkolle silinip dezenfekte edilir. Steril pamuk veya bezle kurutulup elleri dezenfekte edilmiş bir kimse tarafından 4-5 çekim sağıldıktan sonra 100 ml kadar süt steril şişelere alınır. Alınan süt uzak yerden gönderilecek ise 100 ml süte 0.5 gr asit borik ilave edilir. Vajen ve uterustan alınacak örnekler için steril eküviyonlardan yararlanılır

Tüberkülozlu etler hakkında karar

Tüberkülozlu etler üzerinde yapılan araştırmalarda,  çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. Her şeye rağmen tüberkülozlu etlerin sağlık açısından zararlı olabilmesi için , etlerde tüberküloz bakterilerinin bulunması gerekir. Yapılan et muayenesiyle,  organlarda bulunan tüberkülozun karakteri ve yayılış belirtileriyle yeteri derecede bilgi edinilebilir. Muayenede saptanan miliyer tüberküloz ve generalizasyon bulguları ve ayrıca çeşitli organlarda eksudatif kazeifiye şekilleri görüldüğünde,  ette tüberküloz bakterilerinin var olduğu sonucuna varılır. Bu durumda:

.Tüberkülozda kaşeksi meydana gelmiş ise vücudun kan dahil bütün aksamına el konulur.

Genel kaşeksi :Yağlar tamamen erimiştir. Pelvis boşluğu, böbrekler ve kalbin etrafındaki yağların yerine jelatinimsi,  kehribar sarısı bir kitle bulunması halidir.

Yapılan sistematik et muayenesinde; tüberkülozun lokal veya generalize olduğunun tespitine göre kısmen veya tamamen imhasına karar verilir.

a)-Kısmen imhayı gerektiren durumlar

-Tüberküloz lezyonları lokal ise; (Tüberkülozik bozukluklar büyük kan dolaşımı ile yayılmadığı müddetçe lokal kabul olunur. Yani lokal tüberküloz da yayılma lenf yollarıyla veya V.Porta veya küçük kan dolaşımı ile yayıldığı zaman lokal sayılır. Primer kompleks ve kronik tüberküloz da lokal tüberkülozdur.) Akciğer, bağırsak v.b. organ ve lenf yumrularında tüberküloz lezyonları tespit edildiğinde ve hayvan besili ve kondüsyonlu ise tüberkülozlu organ ve kısımlar imha edilerek geri kalanı şarta tabi tutularak gıda değeri düşük etler grubundan kavurma yapıldıktan sonra tüketimine izin verilir.

b)-Tamamen imhayı gerektiren durumlar

Tüberküloz lezyonları generalize ise; (Tüberkülozik bozukluklar büyük kan dolaşımı ile muhtelif organlarda yani dalak, böbrek, testis, yumurtalıklar, meme, kemikler, et lenf yumruları, beyin zarı, göz vb. organlarda tespit edildiği zaman generalize sayılır).

  • Tüberkülozik bozuklukların genişliği ne olursa olsun kaşeksi ile birlikteyse,
  • Kaslar içinde veya inramüsküler lenf yumrularında tüberküller bulunuyorsa,
  • Bütün iç organlarda ve özellikle dalakta milier tüberküllerin varlığı ile tüberküloz lezyonları yayılmış bulunuyorsa,
  • Aynı zamanda göğüs boşluğu ve karın boşluğu üzerinde tüberküller bulunuyorsa, etler tamamen imha edilir.

HSZK. Madde 37 – Sığırlarda tüberküloz ve ….. yakalandığı tespit edilen hayvanlar tazminatlı olarak kestirilir,  öldürülür veya imha edilir. Ticari amaçla sütçülük yapan yerlerdeki ineklerin tüberküloz testine, … tabi tutulmaları mecburidir.

HSZK. Madde 41 – (Değişik: 27/12/1993-3951/1 md.)Bu Kanun hükümlerine göre …. sığır tüberkülozu, … şap hastalıklarından dolayı öldürülen veya kestirilen hayvanların sahiplerine,  Bakanlık bütçesinden aşağıda belirtilen miktarlarda  tazminat verilir.

HSZY. Madde 93 – Canlı hayvanlar kesilmeden…..

e) Ayakta yapılan muayene ve kontrollarda;

Sığırda;…,  tüberküloz,  ..hastalığı tespit edilenlere el konularak imha edilir.

HSZY. Madde 97.’e göre: – Kaşeksi ile birlikte seyreden generalize olmuş Tüberküloz hastalığı seyreden hayvanlarda gövde, kan bütün organlara el konularak imha edilir. Aynı maddeye göre yağlar dışında hayvan vücudunun el konularak imha edileceği hususlar  şunlardır:

1 – Çok dar sahada tüberküloz lezyonları tespit edilmesine rağmen aşırı derecede kaşektik bulunan etler,

2 – Kaslarda veya lenf yumrularında tüberküloz lezyonları bulunan etler,

3 – İç organlarda ve özellikle dalakta tüberküloz lezyonları bulunan etler,

4 – Göğüs ve karın boşluğundaki organlarda yaygın tüberküloz lezyonları tespit edilen etler,

HSZY (Sığırlarda Tüberküloz) Madde 110 – Ticari amaçla süt sığırcılığı yapılan yerlerdeki ineklerin sistematik muayenelerinde veya tüberkülin testi yapıldığında yahut Bakanlıkça uygulamaya konulan projelerle ilgili çalışmalarda tüberküloz hastalığı tespit edildiğinde hayvan sağlık zabıtası komisyonu toplanır. Hükümet veteriner hekimince  düzenlenen hastalık raporuna göre hastalık çıkış kararı alınır ve ilan edilir.

a) Tüberkülozlu hayvanlar tazminatlı olarak kestirilir. Etleri hakkında bu  yönetmelik ve Etlerin Teftiş Talimatı’na göre işlem yapılır.

b) Tüberküloz hastalığı tespit edilen hayvanla bir arada bulunan damızlık sığırlara tüberkülin testi uygulanır. Test neticesi müspet olanlar aynı şekilde tazminatlı olarak kestirilir.

c) Yurt dışından getirilen damızlık sığırlara mahallinde veya tahaffuzhanede uygulanan tüberkülin testinin neticesi menfi ise gittikleri yerlerde iki ay sonra tekrar tüberkülin testi yapılır. Bu testte de menfi sonuç verenler hastalıksız kabul edilir.

d) Süt sığırcılığı yapanlar her yıl ineklerini tüberküloz hastalığı bakımından muayeneye ve tüberkülin testi yaptırmağa mecburdur. Hükümet veteriner hekimi hastalıksız hayvanlar için sağlık belgesi düzenler ve sahibine verir. Bu testi  yaptırmayan hayvan sahipleri,  haklarında kanuni işlem yapılmak üzere savcılığa  bildirilir.

e) Tüberkülin testi uygulaması ve neticesi ile ilgili hususlarda Sığır Tüberkülozu Yönetmeliği uygulanır.

f) Tüberküloz hastalığı çıkan ahırlara dezenfekte edilmedikçe hayvan konulamaz. Hasta ve hastalıktan şüpheli sığırların yemleri ve maddeleri yakılarak veya gömülerek imha edilir. Süt kapları buharla yahut ilaçla dezenfekte edilir.

g) Tüberküloz hastalığı çıkan yerlerdeki ineklerin sütü çiğ olarak satışa verilmez.

h) Tüberkülozda karantina,  hastalık çıkan ahır,  ağıl veya yerle sınırlıdır.

Hastalar dışındaki hayvanlarda test sonucu menfi ise test iki ay sonra tekrarlanır. İkinci test neticesi menfi olan hayvanlar hastalıksız kabul edilir ve karantina dezenfeksiyon yapılarak kaldırılır.

GRİP ve NEZLE

Standard

Grip mi yoksa nezle mi olduğunuzu nasıl anlarsınız ?

iki hastalık arasındaki farklar ve korunma yolları aşağıda belirtilmiştir:

Grip:

Grip ve nezle ayni yollardan kişiden kişiye geçer. Hastaların öksürüp aksırmasından havaya mikroplu su damlacıkları dağılır ve bunlar diğer kişilere solunum yoluyla geçer. Ancak grip, nezleden daha yaygındır. Bazı kişilerde, özellikle 65 yaşın üstünde olanlarda zatürree gibi ciddi sorunlara yol açabilir. Kalp hastalarında ölüme neden olabilir.

Belirtileri:

Grip ateş, titreme, kaslarda ağrı, ağızda ve boğazda kuruluk, baş ağrısı, öksürük ve yataktan kalkamayacak derecede bitkinlik ve uyuma hissi ile kendini gösterebilir. Bazı kişilerde kusma görülebilir. Genellikle 7-10 gün sürer.

Korunma Yolları:

Grip bir çoğumuzu ciddi olarak etkilemese bile bazı kişiler için hastalık tehlikelidir ve bu kişilerin her yıl gribe karşı aşı olmaları gerekir. Bunlar arasında: – 65 yaşın üzerinde olan kişiler – Astım dahil kronik akciğer hastaları – Kalp ve böbrek hastaları ve – Bağışıklık sistemini zayıflatan ilaçları kullanan hastaları sayabiliriz. Her zaman kendinizi sağlıklı hissetseniz bile eğer risk grubu içinde iseniz, doktorunuzdan size aşı yapmasını rica etmelisiniz. Aşı, size grip mevsimi başlamadan önce bağışıklık sisteminizi takviye etmeniz için olanak verecektir. Grip aşısı, yaşlı kişilerle veya bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerle ilgilenen sağlık görevlileri için de tavsiye edilir. Grip aşısı, gebe kadınlar ve yumurtaya alerjisi olan kişiler için uygun değildir. Gribi önlemenin diğer yoları arasında gripli kişilerden uzak durmak, öksürenlerin ve aksıranların bulunduğu kalabalık yerlere gitmemek ve bulunmamaktır. Bazen mikroplar vücudumuza ellerimizden geçtiğinden, ellerimizi sik sik yıkamak faydalı olabilir. Olabildiğiniz kadar sağlıklı olmaya çalışın, sigara içmeyin (sigara içenler nezle ve gribe daha çok yakalanırlar), yeterince dinlenin ve bol bol sebze meyve yiyin.

Grip Olunca:

Ateşiniz normal düzeyine inip bu seviyede yaklaşık 48 saat kalıncaya kadar yataktan çıkmayın. Yatak istirahatı vücudunuzun virüsle savaşmasına yardımcı olur. Bol bol sıvı şeyler için. Ateş için aspirin veya parol gibi ilaçlar kullanılabilir, ancak çocuklarda aspirin kullanmayın. Belirtiler kötüleşirse, (örneğin nefes almakta güçlük, öksürürken sarimsi veya yeşilimsi balgam, şiddetli baş ağrısı, aşırı su kaybı gibi) veya riskli grupta iseniz mutlaka doktora gidin.

Nezle

çocuklar yılda ortalama 10 defa, büyükler ise 2-3 defa nezleye yakalanırlar. Hastalığın en kötü belirtileri 2-3 gün sürer. Belirtiler arasında hafif ateş, baş ağrısı, burun akması ve aksırma sayılabilir. önlem ve tedavi gripte olduğu gibidir. Ancak nezlenin aşısı yoktur ve genelde hastalara yatak istirahatı gerekmez. Gripte olduğu gibi, nezleye tutulduğunuz zaman da başkalarından uzak kalarak hastalığın onlara bulaşmasını engellemelisiniz.

GRİP 

Özellikle içinde bulunduğumuz günlerdeki başlıca problemimiz.Dersleri kaçırma,işten uzaklaşma ve sosyal hayattan soğumamızın nedeni.Grip ve soğuk algınlığını ayırdetmek önemli.Çünkü grip özellikle çocuklarda ve yaşlılarda sorunlara yol açabilen bir hastalık.Bu sorunlara yazının grip bölümünde değineceğiz.İlk önce soğuk algınlığını tanıyalım.



Influenza ( Grip ) :

Belirtiler: Hızla gelişen solunum yollarının viral kaynaklı infeksiyondur.Bulguları arasında viral kaynaklı ateş ( bakteriyel ateşlerin aksine nabız sayısı fazla yükselmemiştir) öksürük,kırıklık ve baş ağrısı vardır.Virüs yerleştikten 48 saat sonra bulgular ortaya çıkar.Hastalık daha önce grip geçirmiş kişilerde soğuk algınlığı gibi geçebilir.Normal kişilerde ateş 39-39.5 dereceye kadar yükselir.Güçsüzlük,ağrılar ( sıklıkla sırtta ve bel bölgesinde ) erken bulgulardır.Baş ağrıları önemlidir.Sıklıkla başağrısıyla beraber ışıktan rahatsız olma ve göz arkası ağrılar da görülür.Başta üst solunum yolları rahatsızlıkları ön plandadır ( Boğazda rahatsızlık hissi,kuru öksürük vs.).Bir süre sonra alt solunum yolu bulguları ortaya çıkar.Öksürük balgamlı ve sürekli hale gelir.

Süreç: Akut semptomlar 2-3 gün içinde geriler ateş ise komplikasyonsuz olarak 5 gün sürebilir.Eğer ikinci haftada öksürük devam ediyorsa ve ateş artmışsa gribe eklenmiş bakteriyel bir enfeksiyon düşünülür.Eğer pnönomoni ( Akciğer Dokusunun İltihabı ) gelişirse öksürük kötüleşir ve öksürükle birlikte kan ve irin gelebilir.Bunun gibi durumlarda hemen doktara danışılmalıdır. Komplikasyonlar: Grip özellikle 12 aylıktan küçük çocuklar ve 65 yaşından büyük erişkinlerde ciddi komplikasyonlara yol açar.Özellikle kronik kalp hastalığı ve solunum problemleri olanlarda hayatı tehdit edecek ciddiyetde komplikasyonlar gelişebilir.Böyle durumlarda hastane tedavisi şarttır.

Korunma : Aşılama özellikle şu kişilere önerilmektedir fakat gribe karşı önlem almak isteyenlerde aşıyı uygulatabilir.

  • Kronik kalp veya akciğer hastalığı bulunanlar
  • 65 yaş ve üstündekiler
  • Herhangibir kronik hastalığı bulunanlar
  • Riskli gebeler ve kış aylarında gelişimin 3.haftasında bulunacak gebeler

Yukarıdaki sınıflama içersine dahil gruba gripteki bakteriyel infeksiyonlar arasında en sık görüleni olduğu için pnömokok aşısı da uygulanabilir.Aşı sonbaharda uygulanmalıdır.Max etkinliğine 2 hafta içinde ulaşır.İlaç tedavisi soğuk algınlığındaki tedaviye benzerdir.Su buharı soğuk algınlığında olduğu gibi gripte de faydalıdır.Solunum yolu semptomlarını hafifletir.Kuruluk hissini azaltır.Bakteri infeksiyonu başlamışsa boğazdan kültür alınıp bakteriye özgü tedaviye başlanır.

Dikkat! Lütfen doktora danışmadan rastgele antibiyotik kullanmayın.Bu hem tedavi süresini uzatacak hem de direnç gelişmesi nedeniyle sonraki infeksiyonlarda yan etkileri daha fazla olan ağır antibiyotiklerin kullanılmasını gerektirecektir ! Komşunuzda veya akrabanızda bir ilacın işe yaraması sizde etkili olacağı anlamına gelmez.Çünkü tıpta hastalık değil hasta vardır.

Parainfluenza ve Adenovirüsler de soğuk algınlığına benzer semptomlara yol açabilirler fakat nadir görüldüklerinden bu yazıda açıklanmamışlardır.Ayrıntılı bilgi kaynakta mevcuttur.

KIZAMIK

Standard

Kızamık

Kızamık, bir tür virüsün neden olduğu döküntülü bir hastalıktır. Önce basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlar, ardından yüz ve enseden başlayan, gövdeye de yayılan kırmızı renkte döküntü ortaya çıkar.

Henüz aşı olmamış ve anneden geçen korumanın azaldığı bebekler, okul öncesi dönemdeki çocuklar, bağışıklık sistemi zayıf kişiler, 2 doz kızamık aşısı yapılmamış kişiler hastalığa yakalanma için yüksek riskli gruplardır.

kızamıkMikropla temastan sonra kuluçka dönemi 10-12 gündür. Önce; ateş, halsizlik, iştahsızlık, gözlerde sulanma ve kızarma, öksürük ve burun akıntısı başlar. 2-3 gün içinde, yanak içlerinde beyaz benekler, bundan 2 gün sonra da yukarıdan aşağıya doğru ilerleyen kırmızı döküntü ortaya çıkar.

kızamıkKızamık geçiren hastalarda, özellikle iyi beslenmemiş çocuklarda bronşit, zatürre, ishal, orta kulak enfeksiyonu, konjonktivit, körlük gibi komplikasyonlar görülebilir. Yıllar sonra ortaya çıkabilen nadir bir komplikasyon da, merkezi sinir sistemini dejenere eden ölümcül bir tablo olan SSPE ( Subakut Sklerozan Pan Ensefalit ) denilen bir hastalıktır.

Kızamık çok bulaşıcıdır. Hasta kişiyle solunum teması, öpüşme, aynı kaptan yeme gibi yollarla virüs alınır. Hastalığın en bulaşıcı olduğu dönem, ateş başlamadan öncesiyle döküntü çıktıktan 4 gün sonrasına kadarki dönemdir. Hasta çocuk, bu dönemde izole edilmeli, döküntü başladıktan sonra en az 5 gün okula gitmemelidir.

Viral bir hastalık olduğu için, etkene yönelik tedavi yoktur. Ancak; yatak istirahati, bol sıvı alımı, öksürük için soğuk buhar yardımcı olacaktır. Doktorun önerdiği ateş düşürücü ve vitamin takviyesi kullanılabilir. Hastalık yaklaşık 1 hafta sürecek, ömür boyu bağışıklık sağlayacaktır.

Kızamık aşıyla önlenebilen bir hastalıktır. Ancak ilk yaş içinde ( genellikle 9 ay dolunca ) yapılan tek doz aşının yeterli olmadığı, en az 2 doz aşı gerektiği unutulmamalıdır. Gelişmekte olan ülkelerde, halen tüm çocuklara aşılanması sağlanamamakta ve 5 yaş altı çocuk ölümlerinde en sık sorumlu olan enfeksiyon etkeni olarak kızamık karşımıza çıkmaktadır. Hedefimiz, aşısı olan bir hastalık yüzünden çocuklarımızın sıkıntı çekmemesi, ölümcül olabilen komplikasyonlarla karşılaşmamalarıdır.